Test Drive | Page 16

Evlilik günümde verdiğim yeminleri hatırlayarak biraz gerildim. "Biliyorum," dedim. "Unutmadım." "Herhangi bir harekette bulundu mu?" Göz ucuyla kralla kraliçenin yerlerini almak üzere olduğu büyük salona baktım. Borazancılar mutfaktaki hizmetkârların içeri gelmek üzere olduğunu haber vermek üzere yerlerini almıştı. "Henüz hayır," dedim. "Şimdilik sadece bakışları ve sözleriyle ilerliyor." "Sen karşılık veriyor musun?" "Gülümseyerek." Kraliyetin en güçlü adamı bana kur yaptığı için hafiften çılgına döndüğümü babama söylemedim. Hafifçe kızararak kaçmak istediğimi hissetmek ama aynı zamanda yakınlaşmayı arzulamak çok da zor değildi. Babam başıyla onayladı. "Yeterli. Artık yerine geçebilirsin." Tekrar reverans yapıp hizmetkârlar girmeden hemen evvel telaşla salona girdim. Kraliçe bana biraz hiddetle baktı, sanki beni azarlayacakmış gibiydi ama sonra göz ucuyla yan tarafına döndü ve kocasının yüzünü gördü. Adamın ifadesi sabitti, gözleri üzerime kitlenmiş, salona girişimi, nedimelerin yanında yerimi alışımı izliyordu. Bu tuhaf bir ifadeydi, yoğun bir ifade, sanki bir an için başka hiçbir şeyi duymuyor, görmüyor gibi... Sanki kocaman salon onun için eriyivermiş de tek görebildiği mavi elbisesinin içinde, mavi başlığıyla, sarı saçlarım geride toplanmış, onun sehve36 ¦ Philippa Gregory tini hissederek yüzünde titrek bir gülümseme beliren ben-mişim gibi. Kraliçe kocasının bakışlarındaki alevi fark etti, dudaklarını birbirine bastırdı, incecik gülümsemesini takınıp gözlerini kaçırdı. Kral, o gece kraliçenin odalarına geldi. "Biraz müzik dinleyelim mi?" diye sordu. "Tabii, Bayan Carey bize şarkı söyleyebilir," dedi kraliçe hoşnutlukla, başıyla beni işaret ederek. "Ablası Anne'in sesi daha güzel," diyerek kraliçenin emrine karşılık yeni bir emir verdi Henry. Anne kısacık bir an zafer dolu bakışlarını bana çevirdi. "Bize o Fransız şarkılarından birini söyler misin, Bayan Anne?" diye sordu kral. Kral içe bu yeni tercihi izledi, kralın ilgisinin şimdi başka bir Boleyn kızına çevrilip çevrilmediğini merak ettiğini görebiliyordum. Aslında kral kurnazlıkla onu alt etmişti. Anne kucağında lavtasıyla odanın ortasındaki tabureye oturmuş, güzel, kralın dediği gibi benimkinden güzel sesiyle şarkı söylüyordu. Kraliçe her zamanki gibi kollarının üstü işlemeli, arkasında hiç yaslanmadığı yastıkları bulunan koltuğuna oturdu. Kral onun yanındaki koltuğa geçmedi, bana doğru yürüyüp Anne'den boşalan koltuğa oturdu ve göz ucuyla kucağımdaki dikişe baktı. "Çok hoş işlenmiş," diye yorumda bulundu. "Fakirler için gömlek," dedim. "Kraliçemiz fakirlere karşı çok iyi." "Öyledir," dedi. "İğnen ne kadar hızlı batıp çıkıyor, bunu iyi değerlendirmeliyim. Ellerin ne kadar küçük ve maharetli." BOLEYN KIZI ¦ 37 Ellerime doğaı eğildi, kendimi onun ensesine bakıp gür dalgalı saçlarını okşamak isterken buldum. "Ellerin benimkilerin yarısı kadar olmalı," dedi kendinden geçmiş bir halde. "Aç, göster bana." İğneyi fakirler için diktiğim gömleklere saplayıp avucu-mu ona doğru açarak elimi uzattım. Elini açıp avucunu avu-cumun üzerinde ama değdirmeden tutarken gözlerini hiç benden ayırmadı. Elinin sıcaklığını avucumun üzerinde hissedebiliyor ama gözlerimi yüzünden alamıyordum. Bıyıkları dudaklarının etrafında kıvrılıyordu, saçları kocamın siyah saçları gibi yumuşacık mı, yoksa kıvrım kıvrım altınlar gibi mi diye merak ettim. Kılları gür ve kaşındıracak gibi görünüyordu, hani sanki öpse yüzümü kıpkırmızı edecek ve herkes öpüştüğümüzü anlayacak gibi. Bu minik dalgaların altındaki dudakları duygu doluydu, gözlerimi onlardan alamıyordum, elimde olmadan aklımdan onlara dokunmak, onları tatmak geçti. Tören dansına başlayan çiftlerin yaptığı gibi yavaşça elini benimkine yaklaştırdı. Avucunun ucu avucumun ucuna, değdi ve elim yanmış gibi hissettim. Usulca yerimden zıpladım ve dokunuşunun beni irkilttiğini fark edince dudaklarının hafifçe kıvrıldığını gördüm. Serin avucum ve parmaklarım onun eli boyunca uzandı ve en uç boğumunda bitti. Sıcacık tenini, ok atmaktan parmaklarının birinde oluşan nasırı, ata binen, tenis oynayan, avlanan, bütün gün mızrak ve kılıç tutan bir erkeğin sert avucunu hissettim. Gözlerimi dudaklarından ayırıp bütün