Evlilik günümde verdiğim yeminleri hatırlayarak biraz gerildim. "Biliyorum," dedim.
"Unutmadım."
"Herhangi bir harekette bulundu mu?"
Göz ucuyla kralla kraliçenin yerlerini almak üzere olduğu büyük salona baktım. Borazancılar
mutfaktaki hizmetkârların içeri gelmek üzere olduğunu haber vermek üzere yerlerini almıştı.
"Henüz hayır," dedim. "Şimdilik sadece bakışları ve sözleriyle ilerliyor."
"Sen karşılık veriyor musun?"
"Gülümseyerek." Kraliyetin en güçlü adamı bana kur yaptığı için hafiften çılgına döndüğümü
babama söylemedim. Hafifçe kızararak kaçmak istediğimi hissetmek ama aynı zamanda
yakınlaşmayı arzulamak çok da zor değildi.
Babam başıyla onayladı. "Yeterli. Artık yerine geçebilirsin."
Tekrar reverans yapıp hizmetkârlar girmeden hemen evvel telaşla salona girdim. Kraliçe bana
biraz hiddetle baktı, sanki beni azarlayacakmış gibiydi ama sonra göz ucuyla yan tarafına
döndü ve kocasının yüzünü gördü. Adamın ifadesi sabitti, gözleri üzerime kitlenmiş, salona
girişimi, nedimelerin yanında yerimi alışımı izliyordu. Bu tuhaf bir ifadeydi, yoğun bir ifade,
sanki bir an için başka hiçbir şeyi duymuyor, görmüyor gibi... Sanki kocaman salon onun için
eriyivermiş de tek görebildiği mavi elbisesinin içinde, mavi başlığıyla, sarı saçlarım geride
toplanmış, onun sehve36 ¦ Philippa Gregory
tini hissederek yüzünde titrek bir gülümseme beliren ben-mişim gibi. Kraliçe kocasının
bakışlarındaki alevi fark etti, dudaklarını birbirine bastırdı, incecik gülümsemesini takınıp
gözlerini kaçırdı.
Kral, o gece kraliçenin odalarına geldi. "Biraz müzik dinleyelim mi?" diye sordu.
"Tabii, Bayan Carey bize şarkı söyleyebilir," dedi kraliçe hoşnutlukla, başıyla beni işaret
ederek.
"Ablası Anne'in sesi daha güzel," diyerek kraliçenin emrine karşılık yeni bir emir verdi Henry.
Anne kısacık bir an zafer dolu bakışlarını bana çevirdi.
"Bize o Fransız şarkılarından birini söyler misin, Bayan Anne?" diye sordu kral.
Kral içe bu yeni tercihi izledi, kralın ilgisinin şimdi başka bir Boleyn kızına çevrilip çevrilmediğini
merak ettiğini görebiliyordum. Aslında kral kurnazlıkla onu alt etmişti. Anne kucağında
lavtasıyla odanın ortasındaki tabureye oturmuş, güzel, kralın dediği gibi benimkinden güzel
sesiyle şarkı söylüyordu. Kraliçe her zamanki gibi kollarının üstü işlemeli, arkasında hiç
yaslanmadığı yastıkları bulunan koltuğuna oturdu. Kral onun yanındaki koltuğa geçmedi, bana
doğru yürüyüp Anne'den boşalan koltuğa oturdu ve göz ucuyla kucağımdaki dikişe baktı.
"Çok hoş işlenmiş," diye yorumda bulundu. "Fakirler için gömlek," dedim. "Kraliçemiz fakirlere
karşı çok iyi."
"Öyledir," dedi. "İğnen ne kadar hızlı batıp çıkıyor, bunu iyi değerlendirmeliyim. Ellerin ne
kadar küçük ve maharetli."
BOLEYN KIZI ¦ 37
Ellerime doğaı eğildi, kendimi onun ensesine bakıp gür dalgalı saçlarını okşamak isterken
buldum.
"Ellerin benimkilerin yarısı kadar olmalı," dedi kendinden geçmiş bir halde. "Aç, göster bana."
İğneyi fakirler için diktiğim gömleklere saplayıp avucu-mu ona doğru açarak elimi uzattım.
Elini açıp avucunu avu-cumun üzerinde ama değdirmeden tutarken gözlerini hiç benden
ayırmadı. Elinin sıcaklığını avucumun üzerinde hissedebiliyor ama gözlerimi yüzünden
alamıyordum. Bıyıkları dudaklarının etrafında kıvrılıyordu, saçları kocamın siyah saçları gibi
yumuşacık mı, yoksa kıvrım kıvrım altınlar gibi mi diye merak ettim. Kılları gür ve kaşındıracak
gibi görünüyordu, hani sanki öpse yüzümü kıpkırmızı edecek ve herkes öpüştüğümüzü
anlayacak gibi. Bu minik dalgaların altındaki dudakları duygu doluydu, gözlerimi onlardan
alamıyordum, elimde olmadan aklımdan onlara dokunmak, onları tatmak geçti.
Tören dansına başlayan çiftlerin yaptığı gibi yavaşça elini benimkine yaklaştırdı. Avucunun ucu
avucumun ucuna, değdi ve elim yanmış gibi hissettim. Usulca yerimden zıpladım ve
dokunuşunun beni irkilttiğini fark edince dudaklarının hafifçe kıvrıldığını gördüm. Serin avucum
ve parmaklarım onun eli boyunca uzandı ve en uç boğumunda bitti. Sıcacık tenini, ok
atmaktan parmaklarının birinde oluşan nasırı, ata binen, tenis oynayan, avlanan, bütün gün
mızrak ve kılıç tutan bir erkeğin sert avucunu hissettim. Gözlerimi dudaklarından ayırıp bütün