Test Drive | Page 15

"Majesteleri çok nazik," dedim. "Kısrak ödünç zaten. Kendime ait bir atım olması beni çok memnun eder." "Ahırlardan istediğini seçersin," dedi. "Gel, şimdi gidip bakabiliriz." Elini bana uzattı, parmaklarımı yavaşça manşetinin gösterişli kumaşının üzerine koydum. "Seni hissedemiyorum." Elini elimin üzerine koyup iyice bastırdı. "İşte. Sana sahip olduğumu bilmek istiyorum, Bayan Carey." Gözleri masmavi ve ışıl ışıklı. Önce Fransız şapkamın tepesine, oradan başlığın altında toplanmış sarı kahBOLEYN KIZI • 33 ve saçlarıma, sonra da yüzüme odaklandı. "Sana sahip olduğumu bilmek istiyorum." Ağzımın kuruduğunu hissettim, nefesimi kesen korku -arzu karışımı duyguya rağmen gülümsedim. "Sizinle olduğum için mutluyum." "Öyle mi?" diye sordu aniden ciddileşerek. "Gerçekten mi? Senden hile hurda istemiyorum. Seni bana itecek çok insan var. Bense kendi rızanla bana gelmeni istiyorum." "Ah, Majesteleri! Sanki Kardinal Wolsey'nin şenliğinde kim olduğunuzu bilmeden sizinle dans eden ben değilmi-şim gibi!" Bu hatırlatma hoşuna gitti. "Ah evet! Ama maskemi çıkardığımda kim olduğumu görünce bayılıverdin. Kim olduğumu düşünüyordun?" "Düşünmüyordum. Benim şapşallığımdı, biliyorum. Belki de saraya yeni gelen bir yabancı, yeni, yakışıklı bir yabancı olduğunuzu düşündüm ve sizinle dans etmek çok hoşuma gitti." Güldü. "Ah Bayan Carey, böyle hoş bir yüz ve bu kadar yaramaz düşünceler! Saraya yakışıklı bir yabancının geldiğini ve dans etmek için seni seçtiğini mi düşündün?" "Yaramazlıktan değil." Bir an için söylediklerimin ona bile fazla hoppa gelmesinden korktum. "Sadece bana dans teklif ettiğinizde nasıl davranmam gerektiğini unuttum. Bundan sonra asla yanlış yapmayacağımdan eminim. O an..." "O an?" "O an unuttum," dedim yavaşça. Ahırlara giden taş kemere vardık. Kral taş kemerin korunağında durup beni kendine çevirdi. Bedenimin her köşesinin harekete geçtiğini hissettim, taşlarda kayan binici çizmelerimden onun yüzüne bakan gözlerime kadar. 34 ¦ Philippa Gregory "Yine unutur musun?" Durakladım. O arada Anne öne atılıp neşeyle, "Majestelerimiz kız kardeşim için hangi atı düşünüyordu? Sanırını çok iyi bir binici olduğunu hemen anlayacaksınız," dedi. Beni bir anlığına bırakıp bizi içeri aldı. George'la birlikte bir o ata, bir öbürüne baktılar. Anne yanıma geldi. "Durmadan üzerine gelmesini sağlamalısın," dedi. "Sürekli üzerine gelsin ama asla senin onun üzerine gittiğini düşünmesine izin verme. Seni sıkıştırdığını hissetmek istiyor, senin onu kafeslediğini değil. Sana bir adım ileri gitme ya da kaçma fırsatı sunduğunda yani az önceki gibi, hep kaçman lazım." George, ahırdaki seyislerden birine ahırdaki yakışıklı aygırlardan birini dışarı çıkarmasını söylediğinde kral bana dönüp gülümsedi. "Ama çok hızlı koşma," diye uyardı ablam. "Seni yakalaması lazım, unutma." O gece, bütün saray eşrafının önünde kralla dans ettim ve ertesi gün ava gittiğimizde yeni atımla onun yanında yerimi aldım. Yüksek masada oturan kraliçe dansımızı seyretti, atlarımızla dışarı çıktığımızda sarayın dev kapılarından bizi el sallayarak uğurladı. Herkes kralın bana kur yaptığını biliyordu, herkes bana emredildiğinde ona boyun eğeceğimi de biliyordu. Bunu tek bilmeyen kraldı. O, bu flörtleş-menin kendi arzularına bağlı olduğunu sanıyordu. İlk ödül birkaç hafta sonra nisan ayında, babam kralın ailesinin veznedarlığına yükseltildiğinde geldi ki, bu görev kralın gündelik gelirine ulaşmasını sağlayacak, bu geliri en uygun gördüğü biçimde değerlendirebilecekti. Babam beni BOLEYN KIZI ¦ 35 yemeğe giderken yakaladı ve baş başa konuşabilmemiz için kraliçenin kafilesinden ayırırken Majesteleri tepedeki masaya doğaı ilerledi. "Dayın ve ben senden memnunuz," dedi kısaca. "Onu ayarlamalı ve yanından ayırmamaksın, unutma."