"Tabii ki, değil."
Bir an düşündü. "Sanırım senin yaptığını yapardım. Eğer yeğeni ülkeye bir saldın planlıyor
olsaydı, o zaman okumaya değer olacaktı."
Sarayın bahçelerinin bittiği yerde durduk. "Çitin kapısını açıp yolumuza devam etmeyecek
miyiz?" diye sordu kışkırtıcı bir ifadeyle. "Köye inip bir kupa İngiliz birası içer, bir avuç
kavrulmuş kestane yiyebilirdik."
"Olmaz. Kraliçe gerçi beni Paskalya'ya kadar kovdu ama yine de akşam yemeğine katılmam
gerek."
BOLEYN KIZI ¦ 431
Dönüp hiçbir şey söylemeden yanımda yürümeye devam etti ama elim hâlâ dirseğinin altında
sıcacıktı. Bahçenin kapısında durdu. "Burada yanından ayrılıyorum," dedi. "Seni gördüğümde
ahırlara gidiyordum. Atım sakatlandı, gidip toynağını doğru düzgün pansuman edip
etmediklerine bakacağım."
"Güzel. Benim için neden geç kaldığını anlamıyorum," dedim sesimde hafif bir tahrikle.
Gözlerini gözlerimin içine dikti, bir an nefesimin kesildiğini hissettim. "Bence kesinlikle
biliyorsun," dedi alçak sesle. "Senin için neden durduğumu bence gayet iyi biliyorsun."
"Bay Stafford..." dedim.
"Toynaklara sürdükleri ilacın kokusundan nefret ediyorum," FVF