"Kralın senden başka kimseyi sevemez mi? Yıllarca onu koruyan ve bir baba gibi yönlendiren
bir adamı bile sevmeye izni yok mu?"
"Hayır, benden başka kimseyi sevemez." Şaşırdım. "Sonunda onu arzulamaya mı başladın?"
Yüzüme bir kahkaha patlattı. "Hayır. Ama kralın benden ve güvendiklerimden başka kimseyle
görüşmesine ya da konuşmasına izin veremem. Kime güvenebilirim?" Başımı iki yana salladım.
"Sana, belki. George'a daima. Babama, çoğunlukla. Anneme, bazen. Howard Dayıma, ona
uyduğu zamanlarda. Katherine'i görmeye giden yengeme, asla. Belki Suffolk Düküne ama bu
kadar yükseldiğimi görmeye tahammül edemeyen karısı Mary Tudor'a hayır. Başka kimse var
mı? Hayır. Bu kadar. Belki bazı erkeklerin kalpleri bana karşı yumuşaktır. Kuzenim Francis
Bıyan, belki George'la olan dostluğu nedeniyle Francis Weston. Sör Thomas Wyatt hâlâ benden
hoşlanıyor." Sessizce işaret parmağını yukarı kaldırdı ve ikimiz de Henry Percy'yi
düşünüyorduk, ta Northumberland'da, kararlılıkla saraya adım atmayan, mutsuzluktan
yataklara düşen, karşı çıkmasına rağmen evlendirildiği karısıyla Tanrının unuttuğu bir yerde
yaşayan Henry Percy'yi. "On," dedi alçak sesle. "Zevkle düşüşümü izlemeyi bekleyen bütün
dünyaya karşılık iyiliğimi isteyen on kişi."
"Ama kardinal şu anda senin için hiçbir şey yapamaz. Bütün nüfuzunu kaybetti."
BOLEYN KIZI ¦ 423
"O zaman onu yok etmenin tam zamanı demektir. Artık bütün nüfuzunu kaybettiğine, yaşlı ve,
yenik bir adam olduğuna göre tam zamanı."
Görünüşte entrikanın altında Suffolk Düküyle Howard Dayımın imzası vardı ama her şeyiyle
Anne kokuyordu. Dayım kanıt olarak Wolsey'den Papa'ya yazılmış'bir mektup verdi ve eski
dostunu yüksek makama geri almaya hazırlanan Henry bir kez daha Wolsey'e cephe alıp
tutuklanmasını emretti.
Onu tutuklamaya gönderilen lordu Anne seçti. Bu An-ne'in ona aptal kız ve sonradan görme
diye hitap eden adama son jestiydi. Northumberlandlı Henry Percy York'a, Wolsey'nin yanına
gidip ona ihanetle suçlandığını, Londra'ya uzun bir yolculuk yapmak zorunda olduğunu ve
şimdi krala ait olan o eski harika sarayında Hamton Court'ta kalamayacağını, Whitehall olarak
adlandırılan ve artık An-ne'e ait olan Londra'daki güzel evinde, York Palace'da da
kalamayacağını, onun yerine vatan haini gibi kuleye kapatılıp kendisinden öncekiler gibi
yargılanmayı bekleyip ardından darağacına gideceğ