George duvardan doğrulup kolunu omzuma attı ve beni kendine çevirdi. "Kimse oğlunu
satmıyor, onu prens yapıyoruz," dedi. "Onun adına onun haklarını talep ediyoaız. Bir sonraki
İngiltere Kralı o olabilir. Gurur duyman gerek."
378 ¦ Philippa Gregory
Gözlerimi kapatıp kıyıda esen rüzgârı buz gibi yüzümde hissettim. Bir an bayılacağımı ya da
kusacağımı sandım, hatta bunu her şeyden çok istedim. Hastalıktan yataklara düş-seydim de
beni Hever'a götürüp sonsuza dek çocuklarımla birlikte bıraksalardı.
"Ya Catherine? Ya kızım?"
"Catherine senin olabilir," dedi Anne duraksamadan. "Nasılsa kız."
"Ya reddedersem?" Başımı kaldırıp George'un yalansız siyah gözlerine baktım. Bunu benden
saklamasına rağmen George'a güveniyordum.
Başını iki yana salladı. "Reddedemezsin. Resmileştirdi. Çoktan imzalanıp mühürlendi. Oldu
bitti."
"George," diye fısıldadım. "O benim oğlum, benim küçük oğlum. Onun benim için ne demek
olduğunu biliyorsun."
"İstediğinde gene görebilirsin," dedi George teselli ederek. "Teyzesi olacaksın."
Sanki dayak yemiş gibiydim. Sendeledim, George'un koluna tutunmasam düşüyordum.
Sessizce tatlı tatlı yerinde oturan, sinsi gülücüklerin dudaklarının kıvrımlarını süslediği Anne'e
döndüm. "Bunun için her şeyi yapabilirsin, değil mi?" dedim, nefretle sarsılmış halele. "Ve her
şey senin olmalı, değil mi? İngiltere Kralı enirine amade, ama yetmez, benim oğlumu da alman
lazım. Yuvadaki diğer bütün yavruları yiyen guguk kuşu gibisin. Hırsların için yapabileceğimiz
başka bir şey kaldı mı? Sen hepimizin ölümü olacaksın,
Anne."
Yüzünü yüzümdeki nefretten öteye çevirdi. Sadece, "Benim kraliçe olmam gerekiyor,"
diyebildi. "Ve sen her şeyinle bana yardım etmelisin. Oğlun Henry bu ailenin ile