Zeki bir kızdı, daha on birindeyeti ama sözcük oyunları yapabiliyor, İngilizce, İspanyolca,
Fransızca ya da Latince espriler yapabiliyordu. Anne kıvrak zekâlı ve eğitimliydi ama bu küçük
prenses gibi eğitilmemişti ve onu kıskanıyordu. Ve kızda aynı annesinin duruşu vardı. Anne bir
gün kraliçe olsun olmasın, herhangi bir mevkiiye doğmamış, ya da bunun için özel
hazırlanmamıştı. Prenses Mary, bizim sadece hayalini kurabileceğimiz haklara sahip olarak
doğmuştu. İkimizin de asla öğrenip uygulayamayacağı bir özgüveni vardı. Dünya üzerindeki
yerinin verdiği o mutlak özgüvenden gelen bir zarafeti vardı. Anne ondan tabii ki nefret
edecekti.
"Kızın hiçbir önemi yok," dedim rahatlatmaya çalışarak.
"Gel saçını tarayayım."
BOLEYN KIZI ¦ 355 .
Kapı yavaşça çalındı ve biz daha 'Gel,' diyemeden George içeri daldı.
"Karım beni görecek diye ödüm patlıyor," dedi mazeret olarak. Elindeki bir şişe şarabı ve ;