Test Drive | Page 13

şeyi öğrendim. Burada neye ihtiyaç olduğunu biliyorum ve Mary'ye nasıl davranacağını öğretebilirim." Dayım bir an duraksadı. "Umarım bu kadar yakından gözlemlediğiniz şey sadece kur yapmak değildir, Bayan Anne." Bir rahibe kadar dingindi. "Tabii ki, hayır." Sanki ablamı üzerimden atıyormuşum gibi omuz silktim. "Anne'in dediklerini neden yapacakmışım, anlamadım." Bütün bu toplantı aslında benim hakkımda olmasına rağmen ben yok olmuştum. Anne ilgilerini kendi üzerine çekmeyi başarmıştı. "Tamam, kız kardeşine yol göstermen konusunda sana güveniyorum. George, sana da. Kralın kadınlarla nasıl olduğunu biliyorsun, Mary'yi onun gözünün önünden ayırma." İkisi ele başıyla dayımı onayladı. Kısa bir sessizlik oldu. "Carey'nin babasıyla konuşacağım," diye atıldı babam. 'William bunu zaten bekliyordur. Hiç de aptal değil." 28 ¦ Philippa Gregory Dayım masanın karşısına, arkadaştan çok gardiyan gibi iki yanımda duran Anne ve George'a baktı. "Kardeşinize yardım edin," diye emretti. "Kralı kafeslemesi için neye ihtiyacı varsa, bulun verin. Sanatın hangi türünü öğrenmesi gerekiyorsa, ne tür eşyaya ihtiyacı varsa, ne tür yeteneklerden yoksunsa, bir şekilde sağlayın. Kardeşinizi onun yatağına sokmanızı bekleyeceğiz. Unutmayın. Hiçbir zaman çok büyük ödüller olmayacak. Ama başarısız olursanız hiçbirimiz hiçbir şey alamayacak. Bunu aklınızdan çıkarmayın." Kocamla ayrılığımız garip bir biçimde acılı oldu. Hizmetçim kraliçenin odalarından birine götürmek üzere eşyalarımı toplarken odama girdim. William, yatağa atılmış elbise ve ayakkabılar, sandalyelerin üstünde duran pelerinler, her köşeye saçılmış mücevher kutularının arasında duruyor, genç çehresi yaşadığı şoku ele veriyordu. "Anladığım kadarıyla mevkiiniz yükseltilmiş, hanımefendi." Her kadının beğeneceği türden yakışıklı bir adamdı. Düşündüm ki, ailelerimiz tarafından bu evliliğe itilmemiş ve şimdi de aynı nedenle ayrılıyor olmasaydık, birbirimizden hoşlanabilirdik. "Üzgünüm," dedim beceriksizce. "Biliyorsun ki, dayım ve babam ne derse onu yapmalıyım." "Biliyorum," dedi duygusuz bir tonla. "Ben de bana emredilenleri yapmak zorundayım." Neyse ki, o parlak alaycı gülümsemesiyle kapıda Anne belirdi. "Şimdi nasıl, William Carey? Çok uygun oldu!" Sanki eniştesini darmadağın eşyalarımla yıkılan evliliği, suya düşen oğlan çocuğu hayalleri arasında görmek onu son derece keyiflendirmişti. BOLEYN KIZI ¦ 29 "Anne Boleyn." William hafifçe eğildi. "Kız kardeşine bundan sonrasında yükselmesi için yardım etmeye mi geldin?" "Tabii ki." Anne kocaman gülümsedi. "Hepimiz öyle yapmalıyız. Mary'nin beğenilmesi hiçbirimizi üzmez." Gözlerini bir dakika kadar korkusuzca kocamın gözlerine dikti ve sonunda gözlerini kaçırıp pencereden dışarı bakan William oldu. "Gitmeliyim," dedi. "Kral onunla ava gitmemi emretti." Bir an durakladı, sonra yerd