Test Drive | Page 11

Göz ucuyla Anne'e baktım. Maskesinin bağlarını çözer-ken tartan bakışlarla uzun uzun beni süzüyordu. Boleyn bakışlarıyla, Howard bakışlarıyla süzüyordu ve bu bakışlar şöyle diyordu: Burada neler oldu ve olanları nasıl kendi lehime çevirebilirim? Sanki altın rengi maskesinin altında çok güzel tenden başka bir maske daha vardı ve asıl kadın o maskenin altında gizliydi. Dönüp ona baktığımda küçük, gizli bir gülümsemeyle bana karşılık verdjKral kolunu kraliçeye uzattı, kraliçe sanki kocasının benimle flörtleşmesini seyretmekten son derece zevk almış gibi şen şakrak koltuğundan kalktı ama kral ona yol vermek için durduğunda, eşinin mavi gözleri bir dosta veda eder gibi uzun ve sert bir bakışla üzerime odaklandı. "Umarım baygınlığınızı üzerinden çabucak atarsınız, Bayan Carey," dedi şefkatle. "Belki odanıza gitmeniz iyi gelir." "Bence açlıktan başı döndü," diye hemen araya girdi George. "Onu yemeğe götürebilir miyim?" Anne öne atıldı. "Kral maskesini çıkarttığında onu korkuttu. Kimse onun siz olduğunu anlamamıştı, Majesteleri!" Kral neşeyle güldü, saray ahalisi de ona katıldı. Sadece kraliçe üçümüzün onun emirlerini yadsıdığının, isteğini yüksek sesle beyan etmesine rağmen yemeğe katılacağımın farkındaydı. Üçümüzün gücünü tarttı. Ben neredeyse kimsesi olmayan Bessie Blount değildim. Ben bir Boleyn'dim ve Boleynler işbirliği yapardı. BOLEYN KIZI ¦ 23 "O zaman gel, sen de bizimle ye, Mary," dedi. Sözcükleri davetkâr olmasına rağmen, sesinde en ufak bir sıcaklık bile yoktu. İstediğimiz yere oturabilirdik ve Şato Vert'in şövalyele-riyle hanımefendileri olarak yuvarlak masaya resmî sıraya bağlı kalmadan karmakarışık oturduk. Kardinal Wolsey ev sahibi olarak kraliçeyle birlikte kralın karşısına, masanın üçüncü yerine oturdu. Geri kalan herkes kendi seçtiği yere geçti. George beni yanına aldı, Anne kocamı yanına oturtup dikkatini dağıtırken kral karşıma geçti, gözlerini bana dikti ve özenle gözlerimi kaçırdım. Anne'in sağında Northumberlandlı Henry Percy, George'un diğer tarafında Jane Parker vardı ve sanki çekici bir kadın olmanın sırlarını anlamaya çalışıyormuş gibi dikkatle beni izliyordu. Sofrada turtalar, börekler, güzelce pişmiş av etleri olmasına rağmen çok az yedim. Kraliçenin en sevdiği yemek olan salatadan aldım biraz, biraz da şarap ve su içtim. Babam yemeğin ortasında bize katılıp annemin yanına oturdu, annemse kulağına çabucak bir şeyler fısıldadı, babamın gözlerinin kısa bir süreliğine bana döndüğünü ve kısrağının değerini ölçen bir at terbiyecisi gibi beni süzdüğünü gördüm. Başımı ne zaman yukarı kaldırsam kralın gözleri üzerimdeydi, başımı ne zaman çevirsem gözlerinin hâlâ yüzümde olduğunun farkındaydım. Yemek bittiğinde Kardinal salona gidip biraz müzik dinlemeyi önerdi. Anne yanımdaydı ve beni basamakların aşağısına götürdü. Böylece kral geldiğinde bizi duvarın önündeki sırada otururken buldu. Duaıp bana nasıl olduğumu 24 ¦ Philippa Gregory sormak onun için doğal ve kolay bir şeydi. O geçerken tabii ki Anne'le birlikte ayağa kalktık, o da gidip boş sıraya oturdu ve beni yanına çağırdı. Anne belli etmeden uzaklaşarak Henry Percy'yle konuşmaya başladı, saray ahalisine, özellikle de Kraliçe Katherine'in gülümseyen bakışlarına karşı kral ve bana siper olmak için yapmıştı bunu. Müzisyenler çalmaya başladığında babam kraliçeyle konuşmaya gitti. Her şey kolaylıkla çabucak kontrol altına alınmıştı ve bu, kalabalık salonda kralla benim fısıltılarımızın müzik sesinin arasında kaybolup gideceği anlamına geliyordu. Bo-leyn ailesinin bütün üyeleri olanları gizlemek üzere konuşlanmıştı. "Şimdi kendini daha iyi hissediyor musun?" diye sordu bana alçak sesle. "Daha önce kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim, efendim." "Yarın ata bineceğim," dedi. "Bana katılmak ister misin?" "Eğer Kraliçemiz beni bırakırsa," dedim. Kraliçenin bu konudaki hoşnutsuzluğunun işi bozma ihtimali vardı ve bunu riske atmamaya kararlıydım. "Kraliçeden sabah seni serbest bırakmasını isteyeceğim. Ona temiz hava alman gerektiğini söylerim." Gülümsedim. "Sizden çok iyi bir hekim olurdu, Majesteleri. Teşhisi koyup tedaviyi bir günde bitiriyorsunuz."