Ģeklini yitirmiĢ, siyah bir nesne vardı ve üzerinde PĠġĠRME ALETĠ yazıyordu. Bu alet
adamlar kendilerini korumak için kaçtıklarında ocağın yanında duruyordu. Onun yanında,
yağ dolu bir metal ĢiĢe patlamıĢ, her tarafa Ģarapnel parçalan yollamıĢ ve anlaĢılan onlar
çadıra girdiklerinde baĢlarının üzerinden geçmiĢti. Yıldırım, kızaktan bir metre uzakta
duran iki kurĢun deposunun yanındaki tahta kutulara çarpmıĢ olsaydı, patlama ve alevler
onları yok ederdi.
Goodsir'ün içinden gülmek geldi ama gülerken ağlamaktan korktuğu için kendini
tuttu. Bir süre hiçbiri konuĢmadı.
Sonunda, dolu tanelerinin darbeleriyle oluĢmuĢ yükseltiye çıkan John Morfin
bağırdı: "Teğmenim, bunu görmeniz gerekiyor."
Herkes, Morfin'in nereye baktığına bakmak için yukarı çıktı.
Alçak buz tepesinin arka tarafı boyunca, güneylerindeki buz yığınında baĢlayan,
kuzeybatılarından denizde kaybolan inanılmaz derecede büyük ayak izleri vardı.
Ġnanılmazlardı çünkü bunlar dünyada yaĢayan bütün canlıların ayak izlerinden daha
büyüktü. BeĢ gündür beyaz ayıların karda çıkan ayak izlerini görüyorlardı. Bu izlerin
bazıları çok büyüktü - bazıları otuz beĢ santim büyüklüğündeydi. Ama bu belirsiz izler
onlardan bile yarım kat daha büyüktü. Bazıları bir insan kolu büyüklüğündeydi. Ve bunlar
taze izlerdi -buna hiç Ģüphe yoktu- çünkü eski karın değil, az önce yağan dolu tanelerinin
yarattığı kalın tabaka üzerindeydi.
Kamp yaptıkları yeri geçen Ģey her neyse ĢimĢek ve dolunun en yoğun olduğu
sırada yanlarından geçmiĢti. Tam da Morfin'in söylediği gibi.
"Bu nedir?" diye sordu Teğmen Gore. "Bu olamaz. Bay Des Voeux, kızaktan bir
tüfek ve birkaç kurĢun getirir misiniz lütfen?" "Emredersiniz, komutanım."
Daha çavuĢ silahı getirmeden Morfin, Deniz eri Pilkington, Best, Ferrier ve Goodsir
kuzeybatıya doğru giden inanılmaz izleri takip eden Gore'un peĢinden gittiler.
"Bunlar fazla büyük, komutanım," dedi Denizci. Goodsir, bu adamın mürettebat
içinde bir keklikten daha büyük bir av yakalayan tek kiĢi olduğu için bu keĢfe dahil edildiğini
biliyordu.
"Bunu biliyorum, asker," dedi Gore. ÇavuĢ Des Voeux'dan tüfeği aldı, diğer yedi
adam buzdağıyla çevrili kıyı Ģeridinin arkasındaki karanlık bulutlara doğru uzanan dolu
yığınları arasından ilerlerken sakin bir biçimde silahı doldurdu.
"Belki de bunlar pençe izi değil, sulu kar içinde tüm vücuduyla zıplayan bir tür
sıçandır," dedi Des Voeux.
"Evet," dedi Gore pek ilgilenmeden. "Belki de öyledir, Charles."
Ama bunlar bir çeĢit pençe iziydi. Doktor Harry D. S. Goodsir bunu biliyordu. Onunla
beraber yürüyen herkes bunu biliyordu. Goodsir, daha önce bir tavĢan ya da keklikten
daha büyük bir hayvan avlamamasına rağmen bunüh tüm vücudunu kullanarak ilerleyen
bir hayvandan çok, dört ayağı üstünde yürüyen bir hayvana benzediğini anlayabiliyordu.
Aslında izlere inanılacak olursa bu yürüyüĢün neredeyse yüz metresi iki ayak üzerinde