Test Drive | Page 92

12 GOODSIR BeĢ günlük zorlu yolculuktan sonra, Teğmen Gore'un mesaj takımı Kral William topraklarında bulunan ve Sör James Ross tarafından yapılan tepeciğe 28 Mayıs akĢamı ulaĢtı. Son ana kadar fark edemedikleri adada iyi bir Ģeyle karĢılaĢtılar: Kumsala yaklaĢtıkça içme suyuyla dolu havuzlar. Ama kötü bir haber de vardı: Bu havuzların çoğu bir dizi buzdağından geliyordu. Bazıları otuz metre yüksekliğinde olan bu buzdağları sığ sular ve sahil boyunca sıralanmıĢ, bütün adayı kaplayan beyaz bir kaleye dönüĢmüĢtü. Bu engeli aĢmak tam bir günlerini aldı ve bunu yaparken yüklerini hafifletmek için bazı elbise, yağ ve diğer erzakları bırakmak zorunda kaldılar. Bu zorluk ve rahatsızlıklara ek olarak açtıkları konserve çorba ve domuzların çürüdüğünü fark edip bunları atmak zorunda kaldılar. Geri dönene kadar beĢ gün idare edebilecekleri kadar yiyecekleri kalmıĢtı. Tabii diğer konservelerin bozulmamıĢ olduğunu farz edersek. Bunların da ötesinde, burada, denizin sonunda bile, buz hâlâ iki metre kalınlığındaydı. Kral William toprakları ya da daha sonra öğrenecekleri gibi Kral William Adası, Goodsir'ün hayatında uğradığı en büyük hayal kırıklığıydı. Kuzeylerinde kalan Devon Adası ya da Beechey Adası rüzgârlı, en iyi mevsimde bile hayat izi neredeyse bulunmayan, liken ve bodur bitkiler dıĢında bitki örtüsünün bulunmadığı bir yerdi. Ama yine de orası, az önce keĢfettikleri Kral William Adası ile karĢılaĢtırıldığında bir Cennet Bahçesi sayılırdı. Beechey'in en azından düz bir yüzeyi, kumu ve toprağı, tepeleri vardı. Bunların hiçbirini King Willam topraklarında göremediler. Goodsir, buzdağı engelini geçtikten yarım saat sonra bile, denizde mi karada mı olduklarını anlamadı. Diğerleri gibi o da bir kutlama yapmaya hazırlanıyordu çünkü bir yıldan fazla bir zamandır karaya ayak basmamıĢlar dı. Ama buzdağının ötesinde biten deniz buzu yerini ondan pek farklı olmayan kıyı buzuna bıraktı. Kıyının nerede baĢlayıp nerede bittiğini söylemek imkânsızdı. Her Ģey buz, kar ve yine buz, yine kar içindeydi. Sonunda karın olmadığı rüzgârlı bir bölgeye ulaĢtılar. Goodsir ve diğerleri hemen kendilerini yere atıp teĢekkür edercesine katı toprağı öptüler. Ama burada bile küçük çakıl taĢları tıpkı Londra'da kıĢın buz tutan çakıl taĢları gibi donmuĢtu ve bu taĢlar Londra'dakine göre on kat daha soğuktu. Soğuk hava pantolonlarından, dizlerini kapayan kat kat elbiseden içeri girip kemiklerine, eldivenlerinden sızıp avuçlarına ve parmaklarına, çok aĢağılardaki ölülerin yaĢadığı buzdan bir cehennemden gelircesine sızıyordu. Ross'un tepeceğini bulmaları dört saatlerini aldı. Zafer noktasına yakın, iki metrelik bir kaya yığınını bulmak kolay olur diyordu Teğmen Gore önceleri. Ama buradaki diğer yükseltiler de en azından iki metre uzunluğundaydı ve Ģiddetli rüzgârlar tepeciğin en üstündeki kayaların bazılarını uçurmuĢtu. Mayıs ayının sonunda oldukları için hava hiç kararmıyordu ama aĢırı parlaklık üç boyutlu görmelerini ve mesafeleri tahmin etmelerini engelliyordu. Önlerine çıkan tek Ģey beyaz ayılardı ve varlıkları sadece hareket ettikleri için anlaĢılıyordu. Yarım düzine kadar meraklı, aç hayvan onları bütün gün takip etti. Beyaz ayıların zaman zaman fark edilen badi badi yürüyüĢleri dıĢında her Ģey beyaza