Test Drive | Page 90

Crozier yanıt vermiyor. "Hiçbir insanın var olduğunu bile bilmediği Ģeyleri görecek kadar çok uzun yaĢadın ve yolculuk yaptın," diye ekliyor Fitzjames; gerilen havayı yumuĢatmak istiyor. "Evet," diyor Crozier gülerek. "Mesela penguenleri gördüm! KeĢke onlar, Güney Kutbu'nda olduğu gibi, burada da gördüğüm en büyük yaratıklar olsalardı." "Güney Kutbu'nda beyaz ayı yok muydu?" "Gördüğümüz kadarıyla yoktu. O beyaz, volkanik, donmuĢ topraklara yirmi yıldır yelken açan hiçbir balina avcısı ya da kaĢif beyaz ayı görmedi oralarda." "Sen ve James Ross kıtayı gören ilk insanlarsınız. Tabii volkanları da." "Evet, öyleyiz. Ve bu durum Sör James'in çok iĢine yaradı. Güzel, genç bir kadınla evli, Ģövalye ilan edildi, mutlu, artık soğuğu çekmiyor. Ve ben... bense... buradayım." Fitzjames konuyu değiĢtirmek istercesine boğazını temizledi. "Biliyor musun Francis, bu yolculuğu yapana kadar bütün kalbimle Açık Kutup Denizi'nin varlığına inanıyordum. Parlamento'da sözde kutup kaĢifleri tarafından yapılan tahminlerin doğruluğuna emindim. Hatırlıyor musun, biz sefere çıkmadan önceki kıĢ bunlardan bahsederlerdi. Times gazetesinde Ģunlar yazıyordu: bir buz engeli aĢıldıktan sonra derinlerden gelen sıcak bir akıntı Açık Kutup Denizi'ni ısıtacakmıĢ. Denizin hemen ötesinde bilinmeyen bir kıta varmıĢ. Bu kıtanın varlığına o kadar emindiler ki, Southgate ve diğer hapishanelerdeki tutukluların Kuzey Kutbu Kıtası'nda bol bol bulunan kömür yataklarında çalıĢmaları için kanun teklifleri hazırlıyorlardı." Crozier bu defa gerçekten içinden gelerek gülüyor. "Evet, orada yapacakları otelleri ısıtmak ve 1860'lardan itibaren Açık Kutup Denizi'ne yapılacak düzenli seferler düzenlemek için gereken kömürleri çıkaracaklar herhalde. Aman Tanrım, keĢke Southgate'deki mahkûmların yerinde olsaydım. Yasaların düzenlemesiyle ve insanca yaĢamanın gereği olarak, adamların hücreleri bizim kamaralarımızın iki katı. Eğer orada olsaydık, James, geleceğimiz güvence altında olurdu. Orada lüks içinde oturur, Kuzey Kutbunun keĢfedilip iskana açılmasını beklerdik." Ġkisi de gülüyorlar. Yukarıdaki güverteden bir ses geliyor. Bu defa ayaklarını yere vuran nöbetçilerden değil, koĢan adamlardan gelen bir ses bu. Sesler duyuluyor, koridorun sonundaki kapı açılıyor. Ġki kaptan ayaklarında rüzgârın getirdiği soğuk havayı hissediyorlar. Birçok kiĢinin ayak sesi merdivenlerde duyuluyor. Ġki kaptan da sessizce bekliyorlar. Büyük Odanın ince kapısı hafifçe çalınıyor. "Gir," diyor Üsteğmen Fitzjames. Erebus'tan bir tayfa, Terörden gelen iki tayfaya yol gösteriyor - gelenler Teğmen John Irving ve Shanks adında bir denizci. "Kaptan Fitzjames, kaptan Crozier, sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm," diyor Irving hafifçe diĢleri birbirine çarparak. Uzun burnu soğuktan bembeyaz olmuĢ. Shanks hâlâ