Test Drive | Page 79

Ģekilde yolları uzuyor, saatler kaybediyorlardı ama kızağı toplayıp kaldırmaktan daha iyi bir çözümdü bu. Ama dördüncü basınç sırtının yanından dolaĢamadılar. Birkaç dakikalık molalarında adamlardan biri -ki bu genellikle genç Hartnell oluyordu- kızağın üzerine dikkatle yerleĢtirilmiĢ yükler arasından yanıcı bir yağ çıkarıyor, bunu küçük bir ocakta yakıyor, bir kapta karları eritiyordu. Bunu yapmalarının nedeni içme suyu elde etmek değildi. Ġçme suyunu, donmasını engellemek için elbiselerinin içinde taĢıyorlardı. Amaçları kızaklarının ayaklarının buz tutup yere yapıĢmasını engellemekti. Kızaklar buzlar üzerinde Goodsir'ün ayrıcalıklı çocukluğunda gördüğü kızaklar gibi kaymıyordu. Ġki yıl önce karĢılaĢtığı gezici buz akıntısı sırasında, kutuplarda insanın sıradan botlarla bile— kendi ülkesinde yaptığı gibi hızla koĢup donmuĢ bir nehir ya da göl üzerinde kaydığı gibi kayamadığını anlamıĢtı. Deniz buzunun belli bir özelliği -büyük bir ihtimalle yüksek tuz oranı- sürtünmeyi arttırıyor, kaymayı neredeyse olanaksız hale getiriyordu. Ama burada önemli olan bir çocuk gibi koĢarak kaymak isteyen bir yetiĢkinin duyduğu küçük hayal kırıklığı değil, kızak çeken takımın böylesine bir buzda üzerinde yüzlerce kilo ağırlık olan yüzlerce kilo ağırlığındaki kızağı çekerken harcadıkları efordaki artıĢtı. Bu, tonlarca keresteyi ve eĢyayı orta derecede pürüzlü bir kaya üzerinde çekerek taĢımaya benziyordu. Ve burada karĢılarına çıkan basınç sırtları, dört katlık bir apartmana eĢit yükseklikte kaya ve buzul yığını anlamına geliyordu. KarĢılarına çıkan ilk ciddi yükseklikteki basınç sırtı yirmi metre yüksekliğinde olmalıydı ve güneydoğu yönünde gördükleri çok sayıda yüksek basınç sırtından sadece biriydi bu. Kızağın üzerine dikkatle yerleĢtirilmiĢ konserve yiyecekleri, yağ ĢiĢelerini, elbiseleri, uyku tulumlarını, ağır çadırları kaldırıyor, yüklerini hafifletiyorlar, daha sonra yirmi ile kırk kilo ağırlığındaki bu yükleri sarp, pürüzlü, dik basınç sırtına çıkarıyorlardı. Bütün bunlar kızağı çıkarmadan yapmak zorunda kaldıkları iĢlerdi. Goodsir hemen Ģunu fark etti: Eğer bu buz sırları sadece kendileriyle kalsalar -yani görece pürüzsüz denizden aniden çıkan basınç sırtları olsaydılar- bunlara tırmanmak için ruhlarını parçalayan böylesine bir çaba içine girmek zorunda kalmazlardı. DonmuĢ denizin hiçbir kısmı tamamen pürüzsüz değildi ama her basınç sırtının elli ya da yüz metre etrafında donmuĢ deniz; kabaran buz, sık sık ortaya çıkan buz bacaları ve dev buz blokları gibi çılgınca yüzey Ģekilleriyle doluyordu. Kızak takımı asıl tırmanıĢa baĢlamadan önce bunları zikzaklar çizerek aĢmak zorundaydı. TırmanıĢ ise kesinlikle düz bir çizgi izlemiyor, eziyet verici ilerlemeler ve gerilemeler biçiminde devam ediyordu; ayaklarını basmak için ve elleriyle tutunmak için hiçbir zaman güvenilmez, her an kopabilecek oyuklar arıyorlardı. Adamlar tırmanırken komik bir rota izleyerek, zikzaklar çiziyor, ağır eĢyaları birbirlerine veriyor, basabilecekleri ve tutunabilecekleri oyuklar yapmak için kazmalarıyla buzu kırıyor, düĢmemeye ya da birisinin kendi üzerine düĢmelerine engel olmaya çalıĢıyorlardı. Buzlu eldivenlerinin arasında aĢağıya buz parçaları düĢüyor, aĢağıda kalanlar kısa ama ağza alınmaz küfürler