Ama yine de...
Oradakilerden biri insana benzemiyordu. Bir buçuk kilometreden fazla bir
mesafeden ve bir zamanlar sakin deniz olan buz bacalarıyla buz yığınları arasından
görüldüğü kadarıyla küçük, yuvarlak, baĢı olmayan ama bol kürklü bir hayvan kızağın
arkasında koĢuyordu.
Daha da kötüsü, Sör John ön tarafta Graham Gore'un dikkat çeken uzun bedenini
ve övündüğü canlı renkli, gösteriĢli paltosunu göremiyordu. Kızağı çeken ya da kızağın
yanında koĢan diğer tüm figürler -ki astları iyi durumdayken Teğmen Gore kızağı kesinlikle
çekmezdir- fazla kısa boylu, fazla eğik, fazla alçaktılar.
En kötüsü de, kızağın geri dönerken normalden çok daha fazla dolu görünmesiydi evet, yanlarına bir hafta yetecek konserve yiyecekler almıĢlardı ama en fazla bir hafta
süreceğini düĢündükleri yolculuğa çıkalı sekiz gün olmuĢtu. Sör John bir an adamların
denizaygırı ya da bir baĢka tür iri deniz hayvanı avladıkları, böylece taze et getirdikleri
ihtimalini düĢünerek rahatladıysa da bu kısa sürdü çünkü takım sekiz yüz metre mesafeye
gelip de son basınç sırtını geçtikten sonra Sör John dürbününde iğrenç bir görüntü gördü.
Kızakta denizaygırı değil, görünüĢe göre iki insan cesedi vardı ve kızağın üstüne
bağlanmıĢlardı. Adamlardan biri diğerinin üzerinde öyle bir biçimde yatıyordu ki, bu duruĢu
sadece ölümü hatırlatıyordu. Artık Sör John, her birinin baĢı kızağın iki ayrı yönüne
sarkmıĢ bedenleri seçebiliyordu. Üstteki cesedin saçları uzun ve beyazdı; hiçbir gemide
böyle saçlara sahip bir tayfa bulunmuyordu.
Ağırkanlı kaptanlarının sarp buza inebilmeleri için, yana yatmıĢ Erebus'un aĢağıya
ipler sarkıttılar. Sör John üniformasının yanına seremoni kılıcını almak için orta güverteye
indi. Sonra paltosunu üniformasını, madalyalarını ve kılıcını üstüne giydi, tekrar yukarı
çıktı, nefes nefese bir halde, kamarotunun yardımını kabul ederek buza indi ve gemiye
yaklaĢan her kimse ya da her neyse onu karĢılamaya hazırlandı.