Crozier tüylü Ģeklin hareket ettiğini görüyor, ateĢ etmesine ramak kalıyor ama son
anda kendisini engelliyor. Biçim, buzda hızla ve kendinden emin bir biçimde ilerleyerek
yaklaĢıyor. Crozier tabancasının namlusunu indiriyor, tabancayı cebine koyuyor, fenerini
ileri doğru tutarken eldivenini almak için yere çömeliyor.
Bayan Sessizlik ıĢığa doğru yürüyor, kürk paltosu ve fok derisi pantolonu onu kısa
ve yuvarlak bir yaratık gibi gösteriyor. BaĢlığı rüzgâra karĢı aĢağı indirilmiĢ olduğu için
Crozier kadının yüzünü göremiyor.
"Lanet olsun, kadın," diyor yumuĢak bir sesle. "Az kalsın bir denizcinin kurĢununu
yiyecektin. Hem sen hangi cehennemdesin?"
Kadın daha da yakına, neredeyse Crozier'ın dokunabileceği kadar yakına geliyor
ama baĢlığı içindeki karanlıkta yüzü hâlâ görülmüyor.
Crozier, ensesinin arkasından omuriliğine inen bir ürperme hissederek büyükannesi
Moria'nın ona kara baĢlıklı, kurukafalı cadıları anlatıĢını hatırlıyor. Feneri kadının yüzüne
tutuyor.
Genç kadının yüzü bir yaratık yüzü değil, insan yüzü. IĢığı yansıtan karanlık gözleri
büyüyor. Hiçbir ifadesi yok. Crozier daha önce de kadının yüzünde, hafif bir merak dıĢında
hiçbir ifade görmediğini fark ediyor. Kocasını ya da erkek kardeĢini vurup öldürdükleri ve
adamın kan kusa kusa ölüĢünü seyrettiği o gün bile.
"Tayfaların neden seni bir cadı sandıkları belli oluyor," diyor Crozier. Gemide,
tayfaların önünde bu Eskimo kadına karĢı her zaman k ibar ve resmi tavırlar sergiliyor. Ġlk
kez bu lanet kadınla beraber geminin dıĢında bulunuyorlar. Crozier üĢüyor ve çok yorgun.
Bayan Sessizlik ona bakıyor. Sonra eldivenli elini uzatıyor. Crozier feneri kadının
eline doğru tutuyor ve Bayan Sessizlik'in kendisine bir Ģey verdiğini görüyor. Saydam, gri
bir nesne. Bağırsakları ve kılçığı sökülmüĢ, sadece derisi kalmıĢ bir balık gibi.
Crozier bunun tayfalarından birinin pamuk çorabı olduğunu fark ediyor.
Çorabı alıyor, çorabın parmak kısmında bir ĢiĢkinlik hissediyor, bir an için bu
ĢiĢkinliğin adamın ayağının bir parçası, muhtemelen hâlâ pembe ve sıcak, topuk ya da
ayak parmağı olduğuna emin oluyor.
Crozier daha önce Fransa'ya gitmiĢ, Hindistan'a tayini çıkan adamlarla tanıĢmıĢtı.
Kurtadamlar ve kaplanadamlarla ilgili pek çok hikâye duymuĢtu. Sophia Cracroft'u tanıdığı
Van Diemen Adası'nda o zamanlar Tazmanya Canavarı adını alan, bir insanın uzuvlarını
parçalayacak kadar güçlü, yerliden yaratığa dönüĢen canavarların öyküsünden haberi
vardı.
Elindeki çorabı sallayan Crozier, Bayan Sessizlik'in gözlerine bakıyor. Kadının
gözleri Terör gemisinde ölen tayfaları gömdükleri buz çukuru kadar siyah.
Bu, ayağın herhangi bir parçası değil, sadece bir buz parçası. Ama çorabın kendisi
buz tutmamıĢ durumda. Halbuki eksi altmıĢ derece soğukta uzun süre kalmıĢtı. Mantığı
Crozier'a kadının bu çorabı gemiden götürmüĢ olduğunu söylese de, içinden bir ses bunun
böyle olmadığını söylüyor.