Gözbebekleri kalıcı olarak büyümüĢ sanki. Kafatası bir bandajla sarılmıĢ ama kan ve gri bir
madde dıĢarı sızıyor.
"YaĢıyor mu?" diye soruyor Crozier yumuĢak bir sesle.
Peddie yaklaĢıyor, kanlı ellerini bir mendile siliyor. "Garip ama yaĢıyor."
"Ama güvertedeyken beynini bile görebiliyorduk. Hatta Ģimdi bile görüyorum."
Pedie yorgun bir ifadeyle onayladı. "Böyle Ģeyler olur. Eğer baĢka koĢullarda
olsaydık iyileĢebilirdi bile. Doğal olarak düĢük zekâlı olacaktı ama kafatasındaki eksikliği
metal bir parçayla kapatabilirdim ve eğer varsa ailesi ona bakabilirdi. Evcil bir hayvana
bakar gibi. Ama burada..." Peddie omuz silker. "Zatürree, iskorbüt ya da açlıktan ölecek."
"Ne kadar süre sonra?" diye soruyor Crozier. Denizci Cann perdeyi çekip çıkıyor.
"Ancak Tanrı bilir," diyor Peddie. "Evans ve Strong'un hâlâ aramaya devam ediyor
musunuz, YüzbaĢım?"
"Evet." Crozier feneri yerine, giriĢin yanındaki rafa koyuyor. Denizci er Heather'ın
arkasında gölgeler dans ediyor.
"Eminim farkındasınız," diyor bitkin cerrah. "Evans ve Strong'u bulma Ģansımız yok.
Ama bu aramalar devam ederse daha fazla yaralanma, soğuk ısırığı ve hatta organ
kaybetme vakaları olacak. Daha Ģimdiden pek çok adam bir ya da daha fazla ayak parmağını yitirdi. Ayrıca bu adamlar panik nedeniyle kaçınılmaz olarak birbirlerini vuracaklar."
Crozier cerraha sertçe bakıyor. Eğer tayfalardan ya da subaylardan biri Crozier'le
böyle konuĢsaydı, onları kamçılatırdı. Ama yüzbaĢı sivil ve yorgun olması nedeniyle
cerrahı bağıĢlıyor. Doktor McDonald grip nedeniyle üç gün üç gecedir hamağında yattığı
için Peddie çok meĢgul. "Lütfen bırakın da aramaların yarattığı riskler benim elerdim olsun.
Siz de eksi altmıĢ derecede silahlarını çıplak kollarına değdirecek kadar aptal adamların
yaralarını dikmekle uğraĢın. Ayrıca, o yaratık sizi geceleyin götürseydi, sizi aramamızı
istemez miydiniz?"
Pedie tok bir sesle gülüyor. "Eğer böyle bir cins kutup ayısı beni götürecek olursa
YüzbaĢım, tek isteğim yanımda neĢterimin olmasıdır. Böylece boğazımı kesebilirim."
"O halde neĢterinizi yanınızda bulundurun Bay Pedie," diyor Crozier ve perdeyi
geçip tayfaların bulunduğu alandaki garip sessizliğin içine dalıyor.
Jopson elinde sıcak çöreklerle gemi mutfağında bekliyor.
Crozier; yüzünü, parmaklarını, bacaklarını, ayaklarını ateĢte yanıyormuĢ gibi
hissetmesine neden olan sinsi soğuğa rağmen zevkle yürüyor. Bu yanmanın uyuĢukluk
hissine göre daha tercih edilir olduğunu biliyor. Altında ve etrafında hareket eden buzdan
gelen ağır iniltiler ve ani çığlıklara, rüzgârın sürekli uğuldamasına ve en önemlisi takip
edildiğini bilmesine rağmen, karanlığın ortasında yaptığı bu yürüyüĢ onun hoĢuna
gidiyordu.
Ġki saatlik yürüyüĢünün -aslında buna yürümekten çok basınç sınları arasında
tırmanarak, kayarak, düĢerek ilerlemek de diyebiliriz- yirminci dakikasında bulutlar açılıyor,