Franklin hiç değilse yapılan seferin Cornwallis'in bir ada olduğunun keĢfedilmesini
sağladığını biliyordu.
1845 yazının sonlarına doğru buzlar hızla donarken Franklin büyük Cornwallis
Adası'nın etrafından dolandı, Walker Bur-nu'nun kuzeyindeki Barrow Boğazına tekrar girdi
ve Walker Burnu'nun güneyindeki yolun hâlâ buzla -hem de bu defa katı buzla- kaplı
olduğunu ikinci kez gördü ve kıĢı geçirmek üzere Beechey Adası'nda iki hafta önce
keĢfettikleri küçük bir koya girmeye çalıĢtı. Franklin buraya tam zamanında geldiklerini
biliyordu çünkü bu koyun sığ sularına demir attıkları günün ertesi günü Lancaster
Boğazı'nın ötesinde bulunan ve geminin ilerlemesine izin verecek son deniz açıklıkları
kapanmaya baĢlamıĢtı ve hareket eden buz parçaları seyri olanaksız kılacaktı. Erebus ve
Terör gibi demir ve meĢeyle güçlendirilmiĢ teknoloji harikalarının bile buz kanalında
hayatta kalıp kalmayacakları Ģüpheliydi.
Ama Ģimdi yaza gelmiĢlerdi ve haftalardır güney ve batı yönüne ilerliyor,
yapabildikleri zaman erzaklarını dolduruyor, buzlar arasındaki her deniz açıklığını takip
ediyor, gözetleme kulesinden görebildikleri her su parıltısının üzerine gidiyor ve zorunda
kaldıkları zaman buzları parçalayarak ilerliyorlardı.
Erebus, lider gemi olarak önde gidiyor, Terör'e göre daha ağır ve güçlü -beĢbeygir
daha güçlüydü- olduğu için buzları o kırıyordu. Ama -kahretsin!- suyun altındaki buz
yüzünden motor Ģaftı bükülmüĢtü; bundan sonra onarılamayacaktı ve zorunlu olarak önde
giden gemi Terör olacaktı.
Kral William toprakları güney tarafından bakınca seksen kilometreden itibaren
görünmemeye baĢlamıĢtı; gemiler o kocaman kara kütlesinin koruması altında kuzeye
doğru ilerlediler - bu kara kütlesi Walker Burnu'nu geçip güney-batı yönünde, yani
Franklin'in kendisine emredilen yöne doğru ilerlemesini engellemiĢ, bunun yerine Peel
Geçiti'nden geçmek, daha önce keĢfedilmemiĢ boğazlara yönelmek zorunda kalmıĢtı.
ġimdi güney ve batı taraflarında kalan buzlar tekrar hareketlenmeye baĢlamıĢ ve bu
hareketlenme neredeyse daimi bir hal almıĢtı. Emekler gibi ilerliyorlardı. Buz kalınlaĢmıĢ,
buzdağları artmıĢ, su açıklıkları daralmıĢ ve birbirinden kopuk bir hal almaya baĢlamıĢtı.
Sör John, 3 Ekim sabahı en yüksek subaylarını, mühendislerini ve buz uzmanlarını
bir toplantıya çağırmıĢtı. Bu kadar kiĢi Kaptan Franklin'in kamarasına kolaylıkla sığmıĢtı;
Terör gemisinde bu kamara subayların toplantı salonu olarak kullanılırdı; kütüphanesi,
müzik dinleme olanağı vardı. Erebus'da ise bütün bir güvene katını kaplayan bu oda
Franklin'e aitti - dört metre geniĢliğinde, altı metre uzunluğuncaydı; sancak tarafında,
odanın içinde yine bir oda sayılabilecek Franklin'e özel bir 'dinlenme yeri' vardı. Franklin'in
özel odasının büyüklüğü YüzbaĢı Crozier ve diğer tüm subayların odalarının büyüklüğüne
eĢitti.
Sör John'un yardımcısı Edmund Hoar yemek masasını açmıĢ, orada bulunan tüm
subayların oturmasına uygun bir hale getirmisti. Erebus gemisinden Üsteğmen Fitzjames,
Teğmenler Güre, Le Vesconte ve Fairholme; Terör'den YüzbaĢı Crozier, Teğmenler Little,
Hodgson ve Irving toplantıya katılanlar arasındaydı. Masanın her iki tarafında oturan sekiz
kiĢinin dıĢında -Sör John özel odasının giriĢine yakın bir yerde, sancak tarafından masanın