"Armitage," diyor Crozier beyaz sakalı daha Ģimdiden karla kaplanmıĢ olan silah
deposu sorumlusuna. "ÇavuĢ Hodgston'a fenerini ver ve onun yanından ayrılma. Gibson,
sen burada kal ve Teğmen Little takımıyla beraber buraya geldiğinde onlara nereye
gittiğimizi söyle. Hareket eden bir Ģeyler görürlerse bunun biz olmadığımıza emin olana
kadar Tanrı aĢkına ateĢ etmesinler." "Emredersiniz."
Crozier Hodgson'a dönüyor. "George, Armitage'la beraber pruva yönüne doğru yirmi
metre kadar ilerleyin. Sonra biz güneye doğru ilerleyeceğiz, bizi paralel biçimde takip edin.
Fenerinizi bizim de görebileceğimiz gibi tutun."
"Emredersiniz YüzbaĢım."
"Tom," diyor Crozier yanında kalan tek kiĢi olan genç Evans'a. "Benimle gel.
Silahını hazırda tut ama parmağın tetikte durmasın."
"Emredersiniz." Genç adamın diĢleri birbirine vuruyor.
Crozier, Hodgson'ın yirmi metre kadar sağlarına geçmesini bekliyor. Fenerleri bu
karlı rüzgârda güçlükle fark ediliyor. Hodgston ve Armitage yerlerini alınca Crozier Evansla
beraber buz bacaları, yükseltileri ve basınç sırtları ile dolu alana doğru düzenli aralıklarla
sıralanan kan izlerini takip ederek ilerlemeye baĢlıyorlar. Birkaç dakikalık bir gecikmenin
bile zaten güçlükle fark edilen kan izlerini yok edeceğini biliyor. YüzbaĢı paltosunun cebinden tabancasını çıkarmıyor bile.
YaklaĢık yüz metre yürüdükten sonra, Terör'ün güvertesinde-ki adamların
fenerlerinden gelen ıĢığının görünmez olduğu yerde, bir basınç sırtına ulaĢıyorlar. Crozier
ve Sör John Franklin'in liderliğindeki bu sefere katılanlar bu basınç sırtlarının sanki büyü
yapılmıĢçasına büyük bir gürleme ve yırtılma sesiyle nasıl ortaya çıktıklarına ve koĢan bir
adamdan daha büyük bir hızla donmuĢ denizin yüzeyine doğru nasıl yayıldıklarına Ģahit
olmuĢlardı.
Crozier basınç sırtının yanına geliyor, fenerini kaldırabildiği kadar yukarı kaldırıyor.
Artık Hodgston'un batı yönündeki feneri görülmüyor. Terör'ün etrafı da kolayca seçilmiyor.
Her taraf buz bacaları, basınç sırtları ve sivri tepeli buz kuleleri ile dolu ve bunlar görüĢü
engelliyor. Terör ve Erebus'un arasında her iki gemideki tayfalarının birbirlerini görmesini
engelleyen bir buzdağı var. Ayrıca, Ģu anda, ay ıĢığı altında yarım düzine kadar buzdağını
görebiliyorlar.
Ama bu gece bunlar görünmüyor. Sadece üç katlı bina yüksekliğinde bir basınç sırtı
var.
"Orada!" diye bağırıyor Crozier rüzgârın altında. Evans tüfeği hazır halde yaklaĢıyor.
Beyaz buz duvarında siyah bir kan izi var. Yaratık neredeyse dikey bir yol izleyerek
William Strong'u bu küçük basınç sınma taĢımıĢ.
Crozier feneri sağ elinde tutarak ve boĢta kalan eli ve donmuĢ parmakları, buz
tutmuĢ botlarıyla basınç sırtı üzerindeki çatlakları arayarak yukarı tırmanıyor. Jopson'un
tabanlarına uzun çiviler çaktığı, böylece bu tür yüzeylerde daha kolay ilerlemesini sağlayan
botlarını giyecek zamanı olmamıĢtı ve Ģimdi bu sıradan botları buz üzerinde kayıyor. Ama
yaklaĢık altı metre daha tırmandıktan sonra, basınç sırtının girintili çıkıntılı tepesine