Crozier'ın Erebus tarafından gelen silah sesinden haberi olmuĢ, iki saat önce
hemen güverteye çıkmıĢ ama baĢka silah sesi gelmemiĢti; Crozier diğer gemiye bir
haberci ya da etraflarını saran buza neler olduğuna baksın diye birini yollamamıĢtı. Karanlıkta bir yığın buz çıkıntısı ve uzun buz direkleri arasında o... Ģey... onları beklerken
donmuĢ denize birini göndermek o kiĢiyi ölüme göndermek demekti. Artık bir gemiden
diğerine mesaj götüren haberciler sadece sabaha karĢı kısa süreli yarı aydınlıkta yola
çıkabiliyordu. Birkaç gün sonra bu aydınlık da kalmayacak, sadece kutup geceleri
yaĢanacaktı. Bütün gün. Yüz gün sürecek bir gece.
"O ses muhtemelen buzdan gelmiĢtir," diyor Crozier, Irving'in bir çığlık olması
muhtemel bu sesi neden rapor etmediğini merak ediyor. "Silah sesi de öyle. Buzdan
geliyordur."
"Evet YüzbaĢım. Buzdan geliyordur."
Ġkisi de söylediklerine inanmıyor. Alaybozan tüfeğinden ya da çifteli tüfekten gelen
sesi ayırt etmek kolaydır; bu uzak kuzeyde ses olağanüstü uzak bir mesafeye bozulmadan
ulaĢabiliyor. Bununla birlikte Terörü saran buz kütlesi her zaman gürlüyor, inliyor, kırılıyor,
kopuyor, kükrüyor ve çığlık atıyor.
Crozier'ı en çok çığlıklar rahatsız ediyor, onu yaklaĢık bir saatlik uykusundan ediyor.
Bu çığlıklar son günlerini yaĢayan annesinin çığlıklarına çok benziyor... Buna ve halasının
geceleri inleyen, evdeki birinin ölümünü önceden bilen cadı hikâyelerindeki çığlıklara. Her
ikisi de çocukken onu uyutmazdı.
Crozier yavaĢça arkasını dönüyor. KaĢlarında buz çizgileri belirmeye baĢladı bile,
üst dudağı donmuĢ nefesi ve sümüğüyle kaplı. Askerler sakallarını atkılarının ve
kazaklarının içine tıkmayı öğrendiler. Aksi takdirde donup elbiselerine yapıĢan sakallarını
kesmek zorunda kalırlar. Crozier, diğer subayların çoğu gibi her sabah tıraĢ oluyor.
Kömürden tasarruf etmek için az kaynatılan tıraĢ suyunun içinde buz parçaları var ve tıraĢ
olmak canını acıtıyor.
"Bayan Sessizlik güvertede mi?" diye soruyor Crozier.
"Ah, evet YüzbaĢım, neredeyse hep orada," diye fısıldıyor Hickey, sanki fısıltıyla
söylemek bir iĢe yarayacakmıĢ gibi. Sessizlik onları duysa da Ġngilizce anlamazdı. Ama
askerler buzun üstünde gezen o Ģey onları kovaladıkça, genç Eskimo kadının gizli güçlere
sahip bir cadı olduğuna her geçen gün daha fazla inanıyorlar.
"Teğmen Irving'le beraber nöbetçi yerindeler," diye ekliyor Hickey.
"Teğmen Inving mi? Ama onun nöbeti biteli bir saat oluyor."
"Bu doğru Komutanım. Ama bugünlerde Bayan Sessizlik nereye giderse Teğmen de
oraya gidiyor Komutanım, bunu söylediğim için bağıĢlayın beni. Kadın aĢağı inmezse
Teğmen de inmiyor. Tabii inmek zorunda kalana kadar. Hiçbirimiz o cadı, pardon, o kadın
kadar dıĢarıda kalamıyoruz."
"Gözlerini buzdan ayırma ve kendi iĢine bak Bay Hickey."