yıkanmaya yetecek kadar su yoktu. Fitzjames gülümsedi, "Kalafatçı yardımcısı Hickey
sorgu sırası kendisine gelene kadar uyku izni istiyor."
"Kalafatçı yardımcısı Hickey de hepimiz gibi uyumadan durabilir," dedi Crozier.
Fitzjames, "Ben de ona böyle söyledim ve dıĢarıda nöbet görevi verdim. Soğuk onu
ayakta tutar."
"Ya da öldürür," diye ekledi Crozier. Ses tonu, daha kötü durumlarla
karĢılaĢacaklarına iĢaret ediyor gibiydi. Çadırın kapısında bekleyen Er Daly'ye bağırarak
"ÇavuĢ Tozer'ı içeri alın," dedi.
Kamptaki bütün denizciler açlıktan vücutlarının üçte bir ağırlığını kaybettikleri halde
Tozer hâlâ dipdiriydi. Silahını yanına almamıĢtı ve sorgu baĢlarken hazır olda bekliyordu.
"Bugünkü olayla ilgili gördükleriniz neler, ÇavuĢ?"
"Birçok Ģey efendim."
"Birçok Ģey mi?" Crozier Teğmen Irving'in otopsi çadırındaki halini hatırladı.
"Evet, efendim. Saldırı. Bir saat gibi iĢledi. Saat gibi. Silahlarımızı indirip vadiye
ilerledik efendim ve vahĢiler geldiğimizi gördüler. En az yirmi metre uzaktan onların
saflarına ateĢ açtık."
"Onlar size ateĢ açtı mı, ÇavuĢ?"
"Hayır, YüzbaĢı. Orada öylece duruyorlardı."
"Ve siz onları yaylım ateĢine tuttunuz öyle mi?"
"Ah, evet, efendim. Hem de o kadar uzak bir mesafeden."
"Onları kurĢuna dizer gibi mi?"
ÇavuĢ Tozer yüzünde koca bir gülümsemeyle "Evet, efendim," dedi.
"Hiç karĢı koymadılar m