Crozier ocak ayındaki hastalığı sırasında gördüğü kâbusları bu kısa
uyuklamalarında da görmeye baĢlamıĢtı. Bazı kâbusları defalarca görüyor ve uykusundan
sıçrayarak uyanıyordu. Genç kızlar nıh çağırıyorlardı. M'Clintock ve baĢka bir adam,
teknedeki iki iskelete bakıyorlardı; iskeletlerden biri ayaktaydı ve üstünde kalın denizci
ceketi vardı, diğeri ise bir yığın kemikten ibaretti.
Crozier bunlardan birinin kendisi olup olmadığını merak ediyordu.
Ama en kötüsü, kendisini Memo Moira'nın kapatılmıĢ kilisesindeki sunağın önünde
çırılçıplak vaziyette gördüğü kâbustu. Ġriya-rı zalim peder, parçalanmıĢ beyaz cüppe
içindeki yanmıĢ bir adamın cesedini Crozier'a yaklaĢtırıp yanık et kokusunu onun suratına
üflüyordu.
23 Nisan'da saat sabahın beĢini biraz geçmiĢken bütün adamlar toplandı. GüneĢ
saat ona kadar doğmuyordu. Rüzgâr esmeye devam ediyor ve Hollanda çadırlarının
kahverengi bezini savuruyordu.
Adamlar, ĢiĢede taĢıdıkları yarım litre eterle küçük ocaklarını yakıp teneke
kutulardaki yiyeceklerini ısıtmaya çalıĢıyorlardı. Rüzgâr olmasa bile küçük ocakları
tutuĢturmak çok zor hatta neredeyse imkânsızdı. Bugünkü gibi bir rüzgârda, ocakları değil
dıĢarıda, çadınn içinde yakmak bile imkânsızdı. Adamlar, Goldner marka konserve et ve
sebzenin piĢtiğine kendilerini inandırmıĢ ve bu yarı donmuĢ lokmaları kaĢıklamaya
baĢlamıĢlardı. Açlıktan ölüyorlardı ve önlerinde kızak çekerek geçirecekleri koca bir gün
vardı.
Goodsir ve Ģimdi hayatta olmayan diğer üç cerrah, Goldner marka konserve
yiyecekleri; ama özellikle de çorbayı ısıtmanın önemi üzerine iki YüzbaĢıyla
konuĢmuĢlardı. Goodsir, sebze ve etin önceden piĢirildiğini ama içinde ucuz havuç ve
benzeri sebzelerin bulunduğu çorbanın "yoğunlaĢtırılmıĢ" olduğunu, yani sulandırılarak
kaynatılması gerektiğini belirtmiĢti.
Cerrah, kaynatılmamıĢ Goldner çorbasının, hatta sebze ve etin de içinde, tam
piĢirilmediği sürece zehirli maddelerin ortaya çıkabileceğini söylemiĢ ve konserve
yiyeceklerin ne olursa olsun tam piĢmesi gerektiğini ısrarla anlatmıĢtı. Crozier ve Fitzjames
bu uyarıları da dikkate alarak Terör Kampına kızaklarla büyük ocakların getirilmesini
emretmiĢlerdi.
Ama Birinci ve Ġkinci Deniz Kampı'nda bu ocaklardan yoktu. Küçük ocaklar
yanmayınca konservelerin ancak buzunu eritmek mümkün olmuĢtu ve herkes yemeğini
ısıtmadan yemek zorunda kalmıĢtı.
Bu yeterli olmalı, diye düĢündü Crozier.
Kahvaltı biter bitmez YüzbaĢının karnı açlıktan guruldamaya baĢlamıĢtı bile.
Deniz kamplarındaki sekiz Hollanda çadırını kızakların üstünde Terör Kampı'na
getirerek buza tekrar çıkılması durumda yedek olarak kullanacaklardı. Ama rüzgâr çok
Ģiddetliydi ve henüz buzda geçen ikinci gün olmasına rağmen herkes fazlasıyla yorgundu.
Crozier, Teğmen Little'a danıĢarak kampa üç çadır getirmenin yeterli olduğuna karar verdi.
Belki ertesi sabah Ġkinci Deniz Kam-pı'ndan sonra daha iyisini yapabilirlerdi.