Hayır. Bunlar Bayan Sessizlik'in giydiği türden ağır, kürklü parkalar giymiĢlerdi. Karlı
vadiyi azimle aĢmaya çalıĢan bu on siluet dağınık bir halde yürüyorlardı. George'un
yanında altı adamı vardı ve onlar bugün kıyı boyunca ilerleyerek güneye doğnı gideceklerdi, iç kesimlere değil.
Bu grubun küçük bir kızağı vardı; ama Hodgson yanına kızak almamıĢtı. Terör
Kampı'nda bu kadar küçük kızak yoktu zaten.
Irving sevgili dürbününe sarılıp titremesin diye nefesini tutarak dikkatle bu grubu
izledi.
Kızağı altı köpek çekiyordu.
Bunlar ya Eskimo giysisi içindeki cankurtaranlardı ya da gerçek Eskimolar.
Irving dürbününü indirmek zorundaydı; dizlerinin üstüne çöktü ve baĢını bir
süreliğine öne eğdi. Sanki ufuk çizgisi dönüyordu. Haftalardır sağlam bir iradeyle karĢı
koymaya çalıĢtığı bitkinliği kendini iyiden iyiye hissettirmeye baĢlamıĢtı.
Bu her Ģeyi değiĢtirir, diye düĢündü.
AĢağıdaki grup, koyu renkli paltosuyla koyu renkli bir kayanın ardına gizlenen
Irving'i hâlâ görmemiĢti. Bunlar, kuzeydeki bir Eskimo köyünden gelen avcılar olabilirdi.
Eğer öyleyse, Terör ve Erebus'un 105 mürettebatı kurtulmuĢtu. Yerliler onlara yiyecek
yardımı yapabilir ya da bu ölü topraklarda kendilerini nasıl doyuracaklarını öğretebilirlerdi.
Irving dürbünle bakarken dikkatini çeken basit mızraklarından yola çıkarak bunların,
beyaz adamlar tarafından toprakları iĢgal edilen savaĢçı bir grup olabileceğini düĢündü.
Kim olduklarını öğrenmenin bir baĢka yolu da Teğmen John Irving'in görevi gereği
aĢağıya inip onlarla tanıĢmasıydı.
Dürbününü kapattı ve sırtındaki çantanın içine dikkatlice yerleĢtirdi. AĢağıdaki
yabancılara el sallarken bunu bir barıĢ iĢareti olarak görmelerini umuyordu ve aniden
duran on adamın yanına doğru hızla inmeye baĢladı.