35
IRVING
John Irving hastaydı, açlıktan ölmek üzereydi, diĢetleri kanıyor ve iki azı diĢi
sallanıyordu, her an yere yığılabilirdi; ama yine de bugün hayatındaki en mutlu günlerden
biriydi. Topçuluk eğitim gemisi Excellenfta tanıĢtıklarından beri yakın arkadaĢ olan Irving
ve George Henry Hodgson iki gündür av ve keĢif takımında görev yapıyorlardı. Teğmen
Irving, hayatı boyunca ilk kez, bu uğursuz seferde üç yıl mahsur kalmıĢtı. O gerçek bir
kâĢifti.
Doğuda keĢfettiği ada, Teğmen Graham Gore ile yaklaĢık on bir ay önce geldikleri
Kral William toprakları gibi, donmuĢ çakıl-lan, alçak tepeleri, uğuldayan rüzgârı ve derin
kar oyuklarıyla iĢe yaramaz bir yerdi; ama Irving keĢfe devam ediyordu. Hele bu sabah
gördüklerini yeryüzünde ondan baĢka hiç kimse görmüĢ olamazdı. Elbette burası donmuĢ
çakıl tepeciklerinden ve rüzgârların yarattığı derin kar oyuklarından ibaret değildi. Belki bir
kutup tilkisinin ayak izlerini ya da mumyalanmıĢ bir fok balığını da bulabilirdi; ama bu onun
keĢfiydi: Sör James Ross, kuzey kıyılarından Victor)7 Noktası e ulaĢmak için yaklaĢık yirmi
yıl önce buradan kızakla geçmiĢti; ama bu John Irving'di, doğma büyüme BristoAü ve
London Town'in genç uzmanıydı. Kral William topraklarının iç kısmını o keĢfetmiĢti.
Buranın adını Irving Bölgesi koymayı düĢünmemiĢti bile. Ama neden olmasındı?
Terör Kampına pek uzak olmayan bir bölgeye Sör John'un eĢi Lady Jane Franklin'in adı
verilmiĢti. Peki, o kadın, yaĢlı, ĢiĢman ve kel bir adamla evlenmekten baĢka bu onum hak
edecek ne yapmıĢtı?
Kızak gnıpları birbirinden ayrılmaya baĢlamıĢtı. Irving dün, YüzbaĢı Crozier'ın
talimatlarına uyarak altı kiĢilik bir gruba öncülük etmiĢti; o sırada George Hodgson da
kendi adamlarıyla adayı keĢfe çıktı. Irving'in avcıları karda hayvan izlerinden baĢka bir
Ģeye rastlamadılar.
Teğmen, dün tüm adamlarını silahlandığı için kalafatçı yardımcısı Hickey'in eline
silah verilmesini de kabul etmek zorunda kaldı; ama bu onu biraz endiĢelendirmiĢti. Elbette
hiçbir Ģey olmadı. Gemiden kırk kilometre uzakta ve Magnus ManĢon ile birlikteyken
Hickey, Irving'e, Hodgson'a ve diğer subaylara karĢı yalnızca kibar değil oldukça saygılıydı
da.
Bu durum John Irving'e Bristol'da geçen okul günlerini anımsattı; özel öğretmeni,
onu ve kardeĢini, ders sırasında sınıftaki diğer çocuklardan ayırırdı. Öğretmen, Irving ile
kardeĢini eski malikânenin ayrı bir odasına yerleĢtirir ve dersleri bir odadan diğerine
koĢturarak idare ederdi. Tokalı ve yüksek topuklu ayakkabılarının çıkardığı ses tarihi meĢe
parkeler üzerinde yankılanırdı. John, kardeĢleri David ve William ile Bay Candrieau'yu
görünce ele avuca sığmaz üç haylaz olurken, solgun yüzlü, çarpık bacaklı, beyaz peruklu
fasulye sırığı öğretmenleri karĢısında dut yemiĢ bülbüle dönerlerdi.
Irving, Manson'ı kampta bırakmak için YüzbaĢı Crozier ile konuĢmaya baĢladığında
pek umutlu değildi; ama YüzbaĢının bu ricayı hiç koĢulsuz kabul etmesi Teğmeni