Test Drive | Page 289

32 CROZIER YüzbaĢı Crozier, "Teğmen Little," dedi, "Gemiyi boĢaltma emrini verin, lütfen." "Emredersiniz, YüzbaĢı." Little kalabalık güverteye dönüp emri verdi. ÇavuĢ ve diğer subaylar orada olmadığı için, tahliye emrini duyurmak kalafatçı John Lane'e düĢmüĢtü. Kalafatçı yardımcısı Thomas Johnson da açık bölmelerden aĢağıya doğru seslenerek emri tekrarladı. Elbette alt güvertelerde kimse yoktu. Crozier ve Teğmen Little gemiyi baĢtan kıça dolaĢarak tüm bölümleri kontrol etmiĢlerdi. Alt güvertede bulunan Ġçki Odası ile cephane odasında silah, barut ve mermiden eser yoktu; geriye yalnızca avcı bıçakları ile süngüler kalmıĢtı. Ġki subay bir buçuk ay önce boĢaltılan Erzak Odası'na göz attıktan sonra epeydir bomboĢ olan kaptan ardiyesine ve Yiyecek Odası'na da baktılar. Little ve Crozier her odayı tek tek kontrol ederken subayların geride bıraktıkları eĢyalarını bile özenle yerleĢtirdiklerini ve büyük odadan bazı kitaplar aldıklarını fark ettiler. Teğmen Little ve YüzbaĢı Crozier son olarak, kazan dairesindeki dev ocağın önünde durup gemide kimsenin kalmadığından emin olmak için etrafa seslendiler. Yukarı çıkıp sayım yapabilirlerdi; ama gemiyi terk etmeden önce her tarafı dolaĢıp kontrol etmek adettendi. Üst güverteye çıkarken lumbuzları açık bıraktılar. Güvertede toplanan kalabalık, geminin boĢaltılması kararına ĢaĢırmamıĢtı. Bu sabah gemide mürettebattan yalnızca yirmi beĢ kiĢi vardı, diğerleri ya Victory Noktası'nın üç kilometre güneyindeki 'Terör Kampı'ndaydı ya da kamp yakınlarında yapılan keĢif turuna çıkmıĢlardı. Aynı sayıda Erebus mürettebatı da aĢağıda, kızakların yanında bekliyordu. Gemilerini nisan baĢında boĢalttıklarından beri buraya levazım çadırları kurmuĢlardı. Crozier gemiyi terk eden adamlarını izliyordu. Sonunda eğilmiĢ güverte üstünde bir tek o ve Little kalmıĢtı. AĢağıdaki elli küsur adam sabah ayazında Galler perukları ve yün atkılan arasından gözlerini kısarak bu ikiliye bakıyordu. Crozier usulca, "Devam et Edward," dedi, "Sen de in artık." Teğmen selam verdi ve özel eĢyalarıyla dolu olan çantasını alıp aĢağıya inen merdivene doğnı ilerledi. Crozier etrafına bakındı. Nisan güneĢinin sızıntıları, buz ve kardan ibaret olan bir dünyayı aydınlatıyordu. ġapkasını öne eğip doğuya baktı, hissettiklerini hafızasına kazımaya çalıĢtı. Gemisini terk etmek bir kaptanın düĢebileceği en kötü durumdu. Büyük bir baĢarısızlık örneği ve denizcilik kariyerinin sonu demekti. Francis Crozier'ın Ģahsen tanıdığı birçok kaptana göre bu onulmaz bir yaraydı. Ama Crozier bu tür umutsuz hislere kapılmamıĢtı. Henüz. Onun için daha önemli olan bir Ģey vardı; göğsünde hiç sönmeden yanan bir ateĢ: YaĢayacağım. Adamlarının da hayatta kalmasını istiyordu, en azından hayatta kalma ihtimali olanlarının. Erebus ya da Terörden yalnızca bir kiĢinin bile sağ kalıp Ġngiltere'ye dönme