32
CROZIER
YüzbaĢı Crozier, "Teğmen Little," dedi, "Gemiyi boĢaltma emrini verin, lütfen."
"Emredersiniz, YüzbaĢı." Little kalabalık güverteye dönüp emri verdi. ÇavuĢ ve
diğer subaylar orada olmadığı için, tahliye emrini duyurmak kalafatçı John Lane'e
düĢmüĢtü. Kalafatçı yardımcısı Thomas Johnson da açık bölmelerden aĢağıya doğru
seslenerek emri tekrarladı.
Elbette alt güvertelerde kimse yoktu. Crozier ve Teğmen Little gemiyi baĢtan kıça
dolaĢarak tüm bölümleri kontrol etmiĢlerdi. Alt güvertede bulunan Ġçki Odası ile cephane
odasında silah, barut ve mermiden eser yoktu; geriye yalnızca avcı bıçakları ile süngüler
kalmıĢtı. Ġki subay bir buçuk ay önce boĢaltılan Erzak Odası'na göz attıktan sonra epeydir
bomboĢ olan kaptan ardiyesine ve Yiyecek Odası'na da baktılar. Little ve Crozier her odayı
tek tek kontrol ederken subayların geride bıraktıkları eĢyalarını bile özenle yerleĢtirdiklerini
ve büyük odadan bazı kitaplar aldıklarını fark ettiler. Teğmen Little ve YüzbaĢı Crozier son
olarak, kazan dairesindeki dev ocağın önünde durup gemide kimsenin kalmadığından
emin olmak için etrafa seslendiler. Yukarı çıkıp sayım yapabilirlerdi; ama gemiyi terk
etmeden önce her tarafı dolaĢıp kontrol etmek adettendi.
Üst güverteye çıkarken lumbuzları açık bıraktılar. Güvertede toplanan kalabalık,
geminin boĢaltılması kararına ĢaĢırmamıĢtı. Bu sabah gemide mürettebattan yalnızca
yirmi beĢ kiĢi vardı, diğerleri ya Victory Noktası'nın üç kilometre güneyindeki 'Terör Kampı'ndaydı ya da kamp yakınlarında yapılan keĢif turuna çıkmıĢlardı. Aynı sayıda Erebus
mürettebatı da aĢağıda, kızakların yanında bekliyordu. Gemilerini nisan baĢında
boĢalttıklarından beri buraya levazım çadırları kurmuĢlardı.
Crozier gemiyi terk eden adamlarını izliyordu. Sonunda eğilmiĢ güverte üstünde bir
tek o ve Little kalmıĢtı. AĢağıdaki elli küsur adam sabah ayazında Galler perukları ve yün
atkılan arasından gözlerini kısarak bu ikiliye bakıyordu. Crozier usulca, "Devam et Edward," dedi, "Sen de in artık." Teğmen selam verdi ve özel eĢyalarıyla dolu olan çantasını
alıp aĢağıya inen merdivene doğnı ilerledi.
Crozier etrafına bakındı. Nisan güneĢinin sızıntıları, buz ve kardan ibaret olan bir
dünyayı aydınlatıyordu. ġapkasını öne eğip doğuya baktı, hissettiklerini hafızasına
kazımaya çalıĢtı.
Gemisini terk etmek bir kaptanın düĢebileceği en kötü durumdu. Büyük bir
baĢarısızlık örneği ve denizcilik kariyerinin sonu demekti. Francis Crozier'ın Ģahsen
tanıdığı birçok kaptana göre bu onulmaz bir yaraydı. Ama Crozier bu tür umutsuz hislere
kapılmamıĢtı. Henüz. Onun için daha önemli olan bir Ģey vardı; göğsünde hiç sönmeden
yanan bir ateĢ: YaĢayacağım.
Adamlarının da hayatta kalmasını istiyordu, en azından hayatta kalma ihtimali
olanlarının. Erebus ya da Terörden yalnızca bir kiĢinin bile sağ kalıp Ġngiltere'ye dönme