Deri sırt çantasına, Bayan Sessizlik'i bulduğu takdirde onun hoĢuna gidebilecek
birkaç Ģey koymuĢtu; böylece onunla iletiĢim kurmanın bir yolunu bulacağını düĢünüyordu.
AkĢam yemeklerinde yedikleri çöreklerden çok daha taze çörekler vardı elinde. Bunları bir
mendile sarmıĢtı. Irving ayrıca, doğu ipeğinden bir mendil de getirmiĢti yanında; bunu
ayrılmadan önce Londra'daki zengin sevgililerinden biri vermiĢti ona. En büyük sürprizi de
bu güzel mendile sarmıĢtı: kayısı marmeladından küçük bir tatlı.
Cerrah Goodsir bu tatlıyı iskorbütle mücadele etmek için saklıyor ve tayfalara
veriyordu ama Teğmen Irving Eskimo kadının Bay Diggle'ın dağıttığı yemekler arasında en
çok bunu sevdiğini fark etmiĢti. Irving, çöreğin üzerine marmeladı sürerken kadının siyah
gözlerinin parladığını görmüĢtü. Geçen ay en az on iki kere marmeladını yememiĢ, bunu
annesinden kalan bir porselen kapta biriktirmiĢti.
Irving geminin yan tarafından dolaĢmıĢ, gemiden iki yüz metre uzaklıkta bir orman
gibi yükselen buz bacaları ve küçük buz-dağlarından oluĢan karmaĢaya ulaĢmak için buz
düzlüğü geçmiĢti. Böyle yaparak kendini tehlikeye attığını biliyordu ama yaratık son beĢ
haftadır ortaya çıkmamıĢ, kimse onu görmemiĢti. Karnaval gecesinden beri hiçbir denizci
hayatını kaybetmemiĢti.
Ama diye düĢündü Irving, kimse benim gibi elinde bir fener bile olmadan bu buz
bacası ormanına dalmamıĢtı.
TaĢıdığı tek silah olan tabancanın cebinin derinliklerinde olduğunu biliyordu.
Karanlıkta, eksi 45 derece sıcaklıkta buz bacaları arasında kırk dakika dolaĢtıktan
sonra arama iĢini baĢka bir güne, en iyisi güneĢin güneyde birkaç dakikalığına bile olsa
görüleceği birkaç hafta sonraya ertelemeyi düĢünmeye baĢlamıĢtı.
Sonra ıĢığı gördü.
Bu rahatsız edici bir görüntüydü - pek çok buz bacasının arasında kalan bir buz
çukurundaki kar yığını içeriden parlıyor gibiydi. Sanki içeriden yükselen bir peri ıĢığıydı bu.
Ya da bir cadının ıĢığı.
Irving yaklaĢtı, her bir gölgede duruyor, bunun buzdaki dar bir yarık olmadığından
emin oluyordu. Rüzgâr buz bacalarının ve yükselen buz yığınlarının üzerinde hafifçe ıslık
çalıyordu. Yıldızlardan gelen menekĢe rengi ıĢık her yerde dans ediyordu.
Rüzgâr ya da Bayan Sessizlik tarafından oluĢturulmuĢ kar yığını içinden geçen
titrek, sarı ıĢığı gösterecek biçimde saydam, ince bir kubbe oluĢturmuĢtu.
Irving aslında karla kaplı gezici buz tabakalarının baskısıyla oluĢmuĢ bir basıklık
olan buz çukuruna indi, çukurun bir ucundaki kar yığının kenarına yapılmıĢ, bir ev
denmeyecek kadar küçük siyah deliğe yaklaĢtı.
GiriĢ -tabii buna giriĢ denebilirse- Irving'in kat kat elbiselerle kaplı omzunun güçlükle
geçebileceği geniĢlikteydi.
Ġçeri girmeden önce silahını çıkarıp ateĢe hazır halde bekletip bekletmemekte
tereddüt etti. Bu pek de arkadaĢça bir selamlama biçimi olmaz diye düĢündü.