'Ama hepsi bununla kalmaz' dedi Goodsir," diyerek devam etti Peglar. 'Görme ve
duyma yeteneğiniz azalır... riske girer... tıpkı karar verme yeteneğiniz gibi. Bir bakmıĢsınız
eksi elli derece buzda eldivensiz ve paltosuz yürüyorsunuz. Kuzeyin ne tarafta kaldığını
unutursunuz, çivinin nasıl çakıldığını unutursunuz. Duyularınız tamamen yok olmaz, size
karĢı harekete geçer' dedi Goodsir. 'Size taze bir portakal versek, iskorbüt olduğunuzda,
portakalın kokusu acı içinde kıvranmanıza ya da çıldırmanıza neden olur. Buzda ilerleyen
bir kızağın sesi dizlerinizin üzerine çökmenize yol açar. Bir silah sesi ani bir ölüme yol
açabilir.'
"Bir saniye!' diye bağırdı Hickey'in adamlarından biri'" diye devam etti Peglar.
'"Elimizde limonatamız var!'
"Goodsir hüzünle baĢını iki yana salladı. 'Elimizde fazla kalmadı. Elimizde kalan da
çok iĢe yaramıyor. Bilinmeyen bir nedenle limonatanın anti-iskorbik etkisi birkaç ay içinde
etkisini yitiriyor. Biz limonata içmeye baĢlayalı üç yıl oluyor, bu yüzden etkisi neredeyse
sıfıra inmiĢtir.'
"Sonra, John, ikinci kez korkunç bir sessizlik oldu. ĠĢte o anda tayfaların nefes
alıĢlarını duyabiliyordum ve herkes düzensiz nefes alıyordu. Bu güruhtan bir koku
geliyordu. Korku ve ondan daha da kötü bir Ģeyin kokusu. Oradaki subayların çoğu dahil
büyük bir çoğunluk iskorbüt belirtileri yüzünden Goodsir'e görünmüĢtü. Birden, Hickey'in
arkadaĢlarından biri bağırdı: 'Bütün bunların bu cadıdan kurtulmak istememizle ne ilgisi
var?'
"ĠĢte o zaman Crozier bir adım öne çıktı. Kızı hâlâ kolundan tutuyor ve onu hâlâ bu
güruha teslim etmeye hazır görünüyordu. 'Subaylar ve cerrahlar iskorbütten kurtulmanın
yollarını arıyorlar' dedi Crozier tayfalara. 'AĢırı çalıĢma. Dua. Konserve yiyecekler. Ama
bunların hiçbiri uzun vadede bize çare olmaz. Bizi kurtaracak tek Ģey nedir Doktor
Goodsir?'
"Bir anda herkesin bakıĢları Doktor Goodsir'e çevrildi, John. Eskimo kadın bile
Goodsir'e bakıyordu.
"Taze yiyecek' dedi cerrah. 'Özellikle taze et. Yiyeceklerimizde iskorbüte neden olan
eksiklik her neyse, taze et bu eksikliği gideriyor.'"
"Sonra herkes Crozier'a baktı," eledi Peglar. "YüzbaĢı kadını kalabalığa doğru itti.
'Bu ölen gemilerde bu sonbahar ve kıĢ boyunca taze et bulabilen tek bir kiĢi var. O da
önünüzde duran bu kadındır. Bu bir Eskimo kız... sadece bir Eskimo kız... ama nasıl
yapıyorsa fokları, deniz aygırlarını ve tilkileri tuzağa düĢürüp yakalıyor. Ya gün gelir de
gemiyi terk etmek zonanda kalırsak? Ya buzda yiyeceksiz kalırsak? Aramızdaki yüz dokuz
kiĢiden sadece bir tanesi taze et bulma yeteneğine sahip... ve siz onu öldürmek
istiyorsunuz.'"
Bridgens kanayan diĢetleri görünecek biçimde gülümsedi. Erebus'un gemiye çıkan
rampasındaydılar. "Sör John'dan sonraki komutanımız," dedi yumuĢak bir sesle, "çok ela
eğitimli olmayan, halktan biri olabilir ama -en azından benim duyduğum kadarıyla- kimse
onu Ģimdi kadar aptallıkla suçlayamadı. Ayrıca, anladığım kadarıyla birkaç hafta önceki
hastalığından