Parlak renkli elbiseler giymiĢ garip figürler etrafında hoplaya zıplaya dolaĢıyordu.
Arkalarında renkli bezden yapılma kuyrukları sarkan dilenciler, kapkara kuyruklu ve
oynayan siyah Ģapkalarıyla baca temizleyicileri, uzun gagalı egzotik kuĢlar, kırmızı
örtüleriyle ve siyah buzda kayan Pers terlikleriyle Arap Ģeyhleri, tek boynuzlu bir atın
üzerine binmiĢ mavi maskeli korsanlar, hüzünle ilerleyen bir Yunan müzik korosu,
Napolyon'un generalleri geziyordu etrafta. Kalın, yeĢil bir elbise giymiĢ birisi buzda kaymadan Crozier'ın yanına geldi ve tiz bir sesle "elbise sandığı solunuzda YüzbaĢı, istediğinizi
giyebilirsiniz," dedi. Sonra bunu söyleyen yaratık, garip kıyafetler giymiĢ diğer adamların
arasında kayboldu.
Crozier renkli odalar boyunca yürümeye devam etti.
Sola doğru keskin bir dönüĢ yapınca, mavi odanın ötesinde uzun, mor bir oda çıktı
karĢısına. Crozier odanın boĢ olmadığını gördü. Bu karnavalı düzenleyenler her bir odanın
içine halılar, duvar halıları, masalar ya da sandıklar yerleĢtirmiĢler. Her bir mobilya odanın
rengine boyanmıĢtı.
Mor odanın ilerisinde, sola doğru keskin bir dönüĢ yaptıktan sonra uzun, yeĢil bir
oda gördü; bu oda diğerine göre öyle garip bir açıdaydı ki Crozier odanın tam yerini
anlamak için yönünü yıldızlara bakarak tayin etmek zorunda kalmıĢtı. Eğlence düĢkünlerinin çoğu bu uzun odadaydı: BaĢka egzotik kuĢlar, uzun bir at suratına sahip bir prenses
ve son derece garip bir biçimlerde birleĢmiĢ ve dev böceklere benzeyen yaratıklarla
doluydu içerisi.
Francis Crozier bu kıyafetlerin hiçbirini hatırlamadı ama Fitzjames, Franklin'in tam
da Fury ve Hecla gemilerinde yaptıkları karnavalda kullandıkları bu elbiseleri kasten
getirdiğini iddia ediyordu.
Dördüncü oda turuncuya boyanmıĢtı. Açık turuncuya boyanmıĢ yelken bezlerine
meĢalenin ıĢığı vuruyordu. Halıya benzeyen, turuncuya boyanmıĢ daha fazla yelken bezi
buzun üzerine serilmiĢti; ortadaki boĢluktaki turuncu örtülü masaya kâğıttan, büyük bir içki
bardağı konmuĢtu. Çılgınca kostümler giymiĢ en az otuz kiĢi bu büyük bardağın etrafında
toplanmıĢtı, bazılarını Ģaka olsun diye gagalarını bardağın içine sokuyorlardı.
Crozier büyük bir ĢaĢkınlıkla beĢinci odadan yüksek sesle müzik geldiğini fark etti.
Sağa döndü, beyaz bir odaya girdi. Buradaki beyaz yelken bezinden duvar boyunca masa
örtüsü ile örtülü masalar ve sandalyeler konmuĢtu. Arka tarafta, garip kıyafetli biri Terör'ün
büyük odasındaki neredeyse unutulmuĢ mekanik müzik aletinin kolunu çeviriyordu. Alette
dönen metal plaklardan yüksek sesle müzik geliyordu. Nedense alet buzda daha fazla ses
çıkarıyordu sanki.
Altıncı odanın içinden birkaç tayfa çıktı ve Crozier müzik aletinin yanından geçti,
sola doğru keskin bir dönüĢ yaptıktan sonra kırmızı bir odaya girdi.
YüzbaĢı karın üzerine yerleĢtirilmiĢ direğe bağlı duran örümcek ağına benzer
halatları ve bu halatların diğer ucunun buzdağına bağlı olduğunu görünce içinden bunu
yapanları takdir etti bir denizci olarak. Erebus ve Terör'de aylarca kullanılmadan duran,
direklerle beraber yerlerinden edilmiĢ, depolarda buz tutmuĢ halatlar bile yeniden bir iĢe
yaradıkları iç"in canlanmıĢ gibiydi. Bu menekĢe rengi odada fazla tayfa yoktu ve ıĢık garip