Test Drive | Page 185

Kendini çatırdayan yelkenlerden sallanan küpeĢteli halatlara attı. Tahmin ettiği gibi, vücudunun ağırlığı halatları ana direğe doğru savurdu. Direğin üzerinde bulunan tüylü kütlenin otuz santim yanından geçti. Hava, yaratığın iğrenç biçiminden daha fazlasını görmesini engelleyecek kadar karanlıktı ama yaratığın kafası Tho-mas Blanky'nin gövdesi kadardı ve bu dünyadan olamayacak kadar uzun ve yılanımsı bir boynu vardı. Blanky halatla beraber yaratığın tam yanından geçerken donmuĢ parmaklarının boyutlarında diĢleri barındıran bir çene hemen yanında ÇAT diye kapandı. Buz uzmanı o Ģeyin nefesinin kokusunu aldı. Etobur bir hayvanın çürük yemek kokan nefesine benziyordu ama bu Blanky'nin daha önce gördüğü ve vurup derisini yüzdükleri kutup ayılarının açık ağzından gelen balık kokusu değildi. Bu, sülfürle karıĢmıĢ çürüyen insan cesedinin sıcak kokuĢuydu. Gemideki kazan kadar sıcaktı yaratığın nefesi. Thomas Blanky o anda boĢ inançlı aptallar deyip sessizce küfrettiği denizcilerin haklı olduğunu anladı; bu Ģey, bir hayvan görünümüne ve postuna sahip olduğu kadar bir Ģeytan ya da bir Tanrı'ydı. SakinleĢtirilmesi gereken, tapılması ya da kaçılması gereken bir güçtü. Blanky altında sallanan küpeĢtenin aĢağıdaki direklere takıla-bileceğini ya da ön tarafta direklerle yelkenlere çarpabileceğini tahmin etmiĢti. Böyle olursa yaratık onu ağa takılmıĢ bir balık gibi midesine indirebilirdi. Ama vücut ağırlığından ileri gelen momentum ve savrulma sayesinde ana direğin dört buçuk metre ötesine salındı. ġimdi, küpeĢteli halat onu tekrar geriye, karlı ve karanlık havada görebildiği kadarıyla onu bekleyen yaratığın sol eline doğru sürükleyecekti. Blanky döndü, ağırlığını ileri doğru verdi, hantal, yırtık küpeĢtenin kendi hareketine boyun eğdiğini hissetti; sonra her iki bacağını da sarkıttı, ayaklarıyla kendi tarafındaki direğe ulaĢmaya çalıĢtı. Sonunda sol ayağıyla direğe değdi. Botunun tabanı kaygandı ve direği ıskaladı ama halat geminin kıçına doğru salınınken her iki ayağıyla da buz kaplı direği yakaladı ve bacaklarında kalan tüm enerjiyle kendisini yana doğru itti. KarmakarıĢık olmuĢ halat tekrar ana direğe doğru salındı ama bu defa kıç tarafına doğm eğilen bir kavis çizerek. Blanky'nin bacakları serbestçe havada sallanıyor, yıkılmıĢ çadır ve darmadağın olmuĢ kasaların on beĢ metre üstündeki havayı tekmeliyordu. Ana direğe ve kendisini orada bekleyen Ģeye doğru yaklaĢırken sırtını halata iyice yapıĢtırdı. Savrulan bir pençe sırtını on santimle ıskaladı. Blanky bu dehĢet içindeyken bile ĢaĢırmıĢtı. Kendisini ayaklarıyla itmesi sayesinde çizdiği kavis ana direğe en az üç metre uzaklıktan geçmesini sağlamıĢtı. Yaratık sağ pençesini -ya da elini ya da Ģeytani tırnaklarını- direğe geçirmiĢ, havadayken üç metre ya da daha da uzun olan diğer kolunu Blanky'ye doğru sa vurmuĢtu. Ama ıskalamıĢtı. Ama Blanky bir kez daha merkeze salındığında bu defa ıskalamayacaktı.