Kendini çatırdayan yelkenlerden sallanan küpeĢteli halatlara attı.
Tahmin ettiği gibi, vücudunun ağırlığı halatları ana direğe doğru savurdu. Direğin
üzerinde bulunan tüylü kütlenin otuz santim yanından geçti. Hava, yaratığın iğrenç
biçiminden daha fazlasını görmesini engelleyecek kadar karanlıktı ama yaratığın kafası
Tho-mas Blanky'nin gövdesi kadardı ve bu dünyadan olamayacak kadar uzun ve yılanımsı
bir boynu vardı. Blanky halatla beraber yaratığın tam yanından geçerken donmuĢ
parmaklarının boyutlarında diĢleri barındıran bir çene hemen yanında ÇAT diye kapandı.
Buz uzmanı o Ģeyin nefesinin kokusunu aldı. Etobur bir hayvanın çürük yemek kokan
nefesine benziyordu ama bu Blanky'nin daha önce gördüğü ve vurup derisini yüzdükleri
kutup ayılarının açık ağzından gelen balık kokusu değildi. Bu, sülfürle karıĢmıĢ çürüyen
insan cesedinin sıcak kokuĢuydu. Gemideki kazan kadar sıcaktı yaratığın nefesi.
Thomas Blanky o anda boĢ inançlı aptallar deyip sessizce küfrettiği denizcilerin
haklı olduğunu anladı; bu Ģey, bir hayvan görünümüne ve postuna sahip olduğu kadar bir
Ģeytan ya da bir Tanrı'ydı. SakinleĢtirilmesi gereken, tapılması ya da kaçılması gereken bir
güçtü.
Blanky altında sallanan küpeĢtenin aĢağıdaki direklere takıla-bileceğini ya da ön
tarafta direklerle yelkenlere çarpabileceğini tahmin etmiĢti. Böyle olursa yaratık onu ağa
takılmıĢ bir balık gibi midesine indirebilirdi. Ama vücut ağırlığından ileri gelen momentum
ve savrulma sayesinde ana direğin dört buçuk metre ötesine salındı.
ġimdi, küpeĢteli halat onu tekrar geriye, karlı ve karanlık havada görebildiği
kadarıyla onu bekleyen yaratığın sol eline doğru sürükleyecekti.
Blanky döndü, ağırlığını ileri doğru verdi, hantal, yırtık küpeĢtenin kendi hareketine
boyun eğdiğini hissetti; sonra her iki bacağını da sarkıttı, ayaklarıyla kendi tarafındaki
direğe ulaĢmaya çalıĢtı.
Sonunda sol ayağıyla direğe değdi. Botunun tabanı kaygandı ve direği ıskaladı ama
halat geminin kıçına doğru salınınken her iki ayağıyla da buz kaplı direği yakaladı ve
bacaklarında kalan tüm enerjiyle kendisini yana doğru itti.
KarmakarıĢık olmuĢ halat tekrar ana direğe doğru salındı ama bu defa kıç tarafına
doğm eğilen bir kavis çizerek. Blanky'nin bacakları serbestçe havada sallanıyor, yıkılmıĢ
çadır ve darmadağın olmuĢ kasaların on beĢ metre üstündeki havayı tekmeliyordu. Ana
direğe ve kendisini orada bekleyen Ģeye doğru yaklaĢırken sırtını halata iyice yapıĢtırdı.
Savrulan bir pençe sırtını on santimle ıskaladı. Blanky bu dehĢet içindeyken bile
ĢaĢırmıĢtı. Kendisini ayaklarıyla itmesi sayesinde çizdiği kavis ana direğe en az üç metre
uzaklıktan geçmesini sağlamıĢtı. Yaratık sağ pençesini -ya da elini ya da Ģeytani tırnaklarını- direğe geçirmiĢ, havadayken üç metre ya da daha da uzun olan diğer kolunu
Blanky'ye doğru sa vurmuĢtu.
Ama ıskalamıĢtı.
Ama Blanky bir kez daha merkeze salındığında bu defa ıskalamayacaktı.