Test Drive | Page 184

sadece iki metre aĢağı kaydı, sonra kendisini geriye kalan son ana direğin tepesine doğru çılgınca çekmeye baĢladı. Altındaki yaratık kükredi. Ardından ikinci direk yelkenleri, palangaları ve halatlarıyla beraber yere çarptı. Yaratığın kükremesi yere düĢen direğin çıkardığı sesten daha güçlüydü. Blanky'nin tutunduğu halat ana direğin sekiz metre dıĢında dururdu. Oraya, yukarı çıkan denizciler aĢağı çabuk inebilsin diye konmuĢtu. Tırmanmak için değil, inmek için yapılmıĢtı. Ama Blanky ona tırmandı. Halatın buzla kaplı olmasına, rüzgâra ve sağ elinin parmaklarını artık hissedememesine rağmen, tropik bir akĢamda yemekten sonra en üst direklerde arkadaĢlarıyla ĢakalaĢan on dört yaĢındaki miçolar gibi çabucak tırmanmıĢtı halata. Direğin en sonuna kadar gelemedi. Üst taraflar fazla buzluydu. Ama orada da yelken halatlarını buldu, ilk çıktığı halatı bırakıp direğin altındaki bol, katlanmıĢ yelkene çıktı. Bulunduğu yerden buzlar kırılıyor, altındaki güverteye çarpıyordu. Blanky bir vurma ve darbe sesi duyar gibi oldu - ya da duymak istedi. Sanki Crozier ve tayfalar ellerindeki baltalarla güverteye açılan kapağı kırmaya çalıĢıyorlardı. DonmuĢ yelkenlere bir örümcek gibi tutunan Blanky aĢağıya ve soluna baktı. Ya kar yağıĢı azalmıĢ ya da gözleri karanlığa alıĢmıĢtı. Ya da her ikisi birden gerçekleĢmiĢti. Yaratığın kütlesini görebiliyordu. Direğin üçüncü ve son kısmına tırmanıyordu. Ana direkteki o Ģey öylesine büyüktü ki Blanky onu çok ince bir fidana çıkmaya çalıĢan bir kediye benzetti. Tabii pençelerini buzun, meĢenin ve orta boy bir top mermisinin girmeyeceği demirin derinlerine geçirerek tırmanması dıĢında kediye benzer bir hali yoktu. Blanky yelkenin ucuna doğru ilerliyor, ilerlerken aĢağıya buzları düĢmesine, yelkenin gerilmesine neden oluyordu. Altındaki dev yaratık üçüncü direğin seviyesine ulaĢmıĢtı. Blanky direğin ve yelkenlerin titreyiĢini, sonra üzerlerindeki baskıya dayanamayıp yana doğru yatmaya baĢlayıĢını hissetti. Blanky, o Ģeyin büyük ön ayaklarını direklere yaklaĢtırdığ