Test Drive | Page 183

Yaratık ana direğe tırmanmaya baĢladı. Blanky, o Ģeyin pençelerini tahtaya geçirirken çıkardığı titreĢimleri hissedebiliyordu. Saplanmayı, yırtılmayı ve böğürmeyi duydu... kalın, bas bir böğürtüydü... tırmanıyordu. Tırmandı. Muhtemelen daha pençesini baĢının üzerinden tahtaya sapladığı anda ilk seviyeye gelmiĢti. Blanky karanlıkta görmeye çalıĢtı; tüylü ve kaslı kütlenin insan büyüklüğünde devasa ön ayaklarını -ya da kollarını- kullanarak, arka ayaklarıyla ön ayaklarının parçaladığı ve açtığı deliklere basmak suretiyle destek alarak yukarıya doğru ilerlediğini gördüğünden emindi. Blanky buzlu direğin daha da yukarılarına çıktı; bacakları, rüzgârın dövdüğü yirmi beĢ santim kalınlığındaki direğe, sevgilisine çılgınca sarılan bir kadın gibi sarılmıĢtı. Giderek incelen direğin ön tarafa bakan dıĢ tarafında beĢ santim kalınlığında yeni kar ve onun altında buz vardı. Yelken halatlarını elinden geldiğince destek olarak kullanıyordu. Ana direkteki koca Ģey Blanky'nin direğinin seviyesine ulaĢmıĢtı. Buz uzmanı uzanıp omuzlarının üstünden baktığı zaman yaratığın Ģeklini seçebiliyor, görmekten çok orada bulunduğunu tahmin ettiği ana direğin üzerinde solgun bir yokluk görüyordu. Bir Ģey direğe öyle büyük bir güçle vurdu ki Blanky havaya uçtu, sonra tekrar az önce bulunduğu direğe, hayaları ve karnının üzerine düĢerek tekrar tutundu. Direğe ve kat kat olmuĢ yelkenlere çarpınca nefesi kesildi. Hem donmuĢ elleri hem de sağ ayağıyla direğin buzlu kısmının hemen altındaki yelken halatlarına tutunmamıĢ olsaydı yere düĢerdi. Bu haliyle direk onu eğerinden yarım .metre yukarı fırlatmıĢ soğuk demir bir ata benziyordu. Direğe tekrar vuruldu ve darbe öyle Ģiddetliydi ki Blanky'yi güvertenin on metre üstündeki karanlığa fırlatabilirdi. Ama Blanky bu ikinci darbeye hazırlıklıydı ve bütün gücüyle tutunmuĢtu. Bu darbeye hazırlıklı olmasına rağmen darbenin Ģiddetiyle oluĢan titreme o kadar fazlaydı ki Blanky kaydı ve buzlu direğin altına doğru kaymaya baĢladı. UyuĢmuĢ parmaklan ve havada savrulan ayağı hâlâ orada bulunan yelken halatlarına karıĢmıĢtı. Tam direğin üst tarafında doğru tekrar tırmanmıĢtı ki üçüncü ve en sert darbe geldi. Buz uzmanı çatlama sesini duydu, katı direğin eğilmeye baĢladığını hissetti ve direk, yelken, yelken halatları ve diğer halatlarla beraber kendisinin de yedi buçuk metre altındaki döĢeme güverteye ve enkaza düĢmesine birkaç saniye kaldığını fark etti. Blanky imkânsız olanı yaptı. Çatlayan, eğik ve buzlu direk üzerinde önce dizlerinin üstüne sonra da ayağa kalktı, saçma bir biçimde uluyan rüzgârın ortasında dengesini bulmak için her iki kolunu kaldırdı, botları buzda kaydı, sonra kollarını ve bacaklarını açarak kendini boĢluğa bıraktı. Havadayken elleriyle oralarda bir yerlerde asılı olması gereken -asılı olma ihtimali olan- ama Ģu anda göremediği halatları aradı. Geminin ön tarafa doğru hafif eğik olmasına, halatları savuran rüzgâra ve yaratığın ikinci ana direği parçalarken yaptığı titreĢimin etkisine aldırmadı. Elleriyle havada asılı olan halata tutunamadı. Halat, aĢağı düĢmekte olan Blanky'nin donmuĢ yüzüne çarptı. Blanky asılı halatı son anda iki eliyle kavradı, buzlu halat boyunca