sonra ön taraftaki kapağa koĢacaklarını ve kıĢ boyunca kapalı kalması için sıktıkları
vidaları açmaya baĢlayacaklarını biliyordu. Ama bu zaman alacaktı.
Yukarı çıktıklarında biz hayatta olacak mıyız acaba, diye düĢündü Blanky.
Kum ve kar kaplı eğik güverte üzerinde elinden geldiğince hızlı yürüyen Blanky,
yıkılmıĢ çadır bölgesindeki enkazın etrafından geçti ve yığının sancak tarafında kalan dar
koridora girdi.
Önünde bir Ģekil belirdi.
Hâlâ sol elinde feneri tutarken tüfeğini kaldırdı, parmağını tetiğe götürdü ve ateĢ
etmeye hazırlandı. "Handford!" dedi siyah elbise ve atkı yığını içinde solgun bir yüz
görünce. Adamın Galler peruğu dağınıktı. "Fenerin nerede?"
"DüĢürdüm," dedi denizci. Adam Ģiddetle titriyordu, elleri çıplaktı. Buz uzmanı bir ısı
kaynağıymıĢ gibi Blanky'ye yaklaĢtı. "O Ģey direği yıkınca fenerimi yere attım. Karın içinde
söndü."
"Ne demek 'direği yıkınca'?" diye sordu Blanky. "YaĢayan hiçbir canlı ana direği
yıkamaz."
"Yıktı iĢte!" dedi Handford. "Berry'nin silahını ateĢlediğini duydum. 6