Test Drive | Page 180

Handford görünüĢe göre soğuktan uyuĢmuĢ çıplak elleriyle silahını tutmaya kalktı. "Eldivenlerin nerede senin?" diye sordu Blanky. Handford'un diĢleri yanıt vermesini engelleyecek kadar hızla birbirine çarpıyordu. Blanky kendi tüfeğini bıraktı, denizciyi hafifçe kenara iterek yerdeki silahı aldı. Namlunun karla kaplı olmadığından emin oldu, silahı düzeltti ve Handford'a verdi. Blanky, çıplak elleriyle tüfeğe dokunmasın diye tüfeği adamın kolunun altına sıkıĢtırmak zorun-da kalmıĢtı. Ġki elini de kullanabilmek için kendi silahını sol kolunun altına sıkıĢtırdı, cebinden kurĢunu çıkardı, Handford'un tüfeğini doldurdu ve adama verdi. "ġu yığının arkasından benden ya da Leysden daha büyük bir Ģey çıkarsa, ellerim tüfeğe yapıĢır diye bakmadan niĢan al ve ateĢ et," diye bağırdı. Rüzgâr uğuldadığı için adamın kulağının dibine kadar yaklaĢmak zorunda kalmıĢtı. Handford ancak baĢıyla onaylayabildi. "Leys'i bulmaya ve ön kapağı açmasına yardım etmeye gidiyorum," dedi Blanky. DonmuĢ yelken yığını, yağan kar, kırık direkler ve etrafa saçılmıĢ sandıklar arasında pruvadan aĢağı doğru hareket eden bir Ģey yoktu. "Ben burada..." diyecek oldu Handford. "Olduğun yerde kal," diye onun sözünü kesti Blanky. Feneri korkmuĢ adamın yanına bıraktı. "Sakın Leys'le beraber gelirken bize ateĢ etme yoksa yemin ediyorum seni ölene kadar kovalarım John Handford." Handford solgun yüzüyle söylenenleri tekrar onayladı. Blanky pruvaya doğru ilerledi. Bir düzine adım attıktan sonra, fenerin ıĢığının ötesine geçmiĢti ama gözlen karanlığa hemen alıĢmadı. Sert kar taneleri yüzüne kurĢun gibi çarpıyordu. Üzerinde rüzgâr uluyor, bu bitmeyen kıĢ direk ve yelkenlerden geriye kalan ne varsa onları sallıyordu. Burası o kadar karanlıktı ki Blanky eldivenli sol elinde silahını taĢırken sağ eliyle de buzla kaplı tırabzanı tutuyordu. Anlayabildiği kadarıyla ön taraftaki ana direk de yere yıkılmıĢtı. "Leys," diye bağırdı! Beyaz, büyük ve belirsiz bir Ģey yağan karın ortasından ve enkaz yığınının arkasından çıkarak Blanky'nin durmasına yol açtı. Buz uzmanı gördüğü Ģeyin beyaz bir ayı mı, dövmeli bir Ģeytan mı, bunun karanlıkta üç metre mi yoksa on metre mi ilerisinde kaldığını anlayamadı ama bu Ģeyin pruvaya doğru giden yolu kestiğine emindi. Sonra o Ģey arka ayakları üzerinde Ģahlandı. Blanky yaratığı tam olarak görememiĢti -savrulan karlar arasında yaratık görülmekten çok seziliyordu- ama onun kocaman bir Ģey olduğunu anladı. Küçük üçgen kafası -tabii buna bir kafa denebilirse— bir zamanlar direğin olduğu yerden daha yüksekteydi. Bu solgun üçgen kafanın içine oyulmuĢ gibi duran iki delik -göz müydü bunlar acaba?- vardı ama bunlar güvenenin en azından dört metre üstündeydi. Olanaksız diye düĢündü Thomas Blanky.