"Sakin olun, bilin ki, Tanrı benim; Uluslar arasında yüceleceğim, Yeryüzünde
yüceleceğim!"
Her ġeye Egemen RAB bizimledir, Yakup'un Tanrısı kalemizdir.
Tayfalar kükrercesine 'âmin' dediler ve ayaklarını takdirle yere vurdular.
Sıra Francis Crozier'daydı. Tayfalar hem meraktan hem de saygıdan sessizce
bekliyorlardı. Terörden gelen tayfalar kaptanlarının ayinlerde sadece deniz yasalarını
okuduğunu bilirlerdi. "Eğer bir tayfa komutanının emrini dinlemeyi reddederse hangi
cezanın uygulanacağı kaptana bırakılarak ya kırbaçlanır ya da idam edilir.
Eğer tayfalardan biri diğeriyle ya da gemideki hayvanlarla cinsel iliĢkiye girecek
olurlarsa ölümle cezalandırılır..." Crozier bu türden maddeler okurdu. Bu maddeler tayfalar
üzerinde Ġncil'den daha büyük bir etki yapardı ve bu durum da Crozier'ın iĢine gelirdi.
Ama bugün baĢka bir Ģey okudu.
Kürsünün altına koyduğu deri kaplı, ağır kitabı çıkardı. Kitabı kendine güvenini ve
otoritesini gösterircesine sertçe kürsünün üstüne koydu.
"Bugün," diye baĢladı monoton bir sesle. $