konuda arkadaĢlarıyla ĢakalaĢmıĢ, bir keresinde Excellent gemisindeyken bir Teğmen'in
böyle bir iliĢkiye girdiğini itiraf ediĢine ve kırbaçlandığına Ģahit olmuĢtu. Ama kendi
gemilerinde böyle bir Ģey olabileceğini aklına bile getirmemiĢti...
Dev ManĢon ona doğru bir adım attı. Adam o kadar uzun boyluydu ki alt
güvertelerde tavana çarpmamak için sürekli eğilmek zorunda kalıyordu; bu yüzden açık
havada da kambur yürüyordu. ġimdi, fenerin ıĢığında parlayan kocaman elleriyle, bir idam
mahkûmunun celladına benziyordu.
Irving ĢaĢkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Bu... eĢcinseller onu tehdit mi ediyorlardı?
Kraliyet Donanmasında askerlerin birbiriyle cinsel iliĢkiye girmesinin cezası idamdı.
Herkesin ortasında iki yüz kırbaç cezasına çarptırılmak böyle bir durumda büyük bir Ģans
olarak görülürdü.
"Nasıl cesaret edersin?" dedi Irving. Manson'un tehditkar tavrı için mi, yoksa az
önce olanlarla ilgili olarak mı böyle söylediğini kendisi de bilmiyordu.
"Teğmen," dedi Hickey. Liverpool aksanıyla hızlı hızlı konuĢuyordu. "Affedersiniz
komutanım. Bay Diggle bizi un almaya buraya göndermiĢti. Ama Ģu lanet farelerden biri
Denizci ManĢonun pantolonundan içeri girdi. Biz de onu çıkarmaya çalıĢıyorduk. ġu fareler
ne pis hayvanlar."
Irving Bay Diggle'ın henüz her gece yaptığı gibi çörek piĢirmeye henüz
baĢlamadığını ve zaten orta güvertede yeterince un olduğunu biliyordu. Hickey, ikna edici
bir yalan söylemek için bile çaba sarf etmemiĢti. Adamın, yuvalarından çıkacakmıĢ gibi duran, onu tartan gözleri Irving'e etraflarında cıyaklayan fareleri hatırlattı.
"Bunu kimseye söylemezseniz çok seviniriz, komutanım," diye devam etti kalafatçı
yardımcısı. "Magnus pantolonuna küçük bir fare girdi diye korktu deyip alay ederler sonra."
Bu sözler bir baĢkaldırı, bir küstahlık, hatta bir emir niteliğindeydi. Bu küçük adam
saygısızlık yapmaya devam ederken ManĢon boĢ bakıĢlarla kollarını yana sarkıtmıĢ pasif
bir halde küçük sevgilisinin bir sonraki emrini bekliyordu.
Bir anlık sessizlik gergin bir hal aldı. Gemiyi saran buz inledi, tahtalar gıcırdadı.
Yanlarındaki fareler cıyakladılar.
"Çıkın buradan," dedi Irving sonunda. "ġimdi."
"Emredersiniz, komutanım, sağ olun komutanım," dedi Hickey. Yan tarafta duran bir
feneri yaktı. "Gel Magnus."
Ġki adam dar merdiveni kullanarak alt güverteye çıktılar.
Irving uzun süre olduğu yerde kaldı. Geminin iniltilerini dinliyor ama duymuyordu.
Rüzgârın uluması uzaktan gelen bir ağıt gibiydi.
Bunu YüzbaĢı Crozier'a anlatsa bir mahkeme kurulurdu. Seferdeki en aptal adam
olan ManĢon tayfalar tarafından sevilirdi. Onun hayalet ve cinlere olan inancıyla alay
ederlerdi. ManĢon üç kiĢinin yaptığı iĢi yapıyordu. Hickey ise komutanlar tarafından
sevilmese de fazladan tütün, rom ve ihtiyaç duyulan baĢka Ģeyleri kolaylıkla bulduğu için
tayfaların saygısını kazanmıĢtı.