dik, isli ve terliydi. Pek kömür yakılmadığı için kazan dairesi bile dondurucu soğukluktaydı
ama Thompson üzerinde sadece pantolon, atlet ve askıyla yerde yatıyordu.
"Sessizlik'i arıyorum," dedi Irving.
Yerde yatan adam tavana bakmaya devam etti.
"Bayan Sessizlik'i," diye açıklık getirdi genç Teğmen.
"Eskimo cadısı," dedi mühendis.
Irving boğazını temizledi. Burada kömür tozları o kadar fazlaydı ki nefes almak bile
zordu. "Onu gördünüz mü Bay Thompson? Ya da sıra dıĢı bir Ģey duydunuz mu?"
Hâlâ ne baĢını çevirmiĢ ne de gözlerini kısmıĢ olan Thompson yavaĢça güldü. Bir
kavanoza çarpan küçük taĢlar gibi çıkan sesi rahatsız ediciydi ve kendi öksürüğüyle
kesildi. "Dinleyin," dedi mühendis.
Irving baĢını çevirdi. Burada diğer yerlere oranla daha net duyulmasına rağmen
Irving'in bildiği, sıradan sesler vardı: Bastıran buzun ağır ağır inlemesi, demir kazanların ve
kazan dairesinin önünde ve arkasındaki yapısal desteklerin daha da büyük bir sesle
inlemeleri, uzaktan gelen rüzgârların uluması, geminin üzerine düĢen buz parçalarının
yarattığı titreĢim, geminin sallanan direklerinin gıcırtısı, gövdeden gelen düzensiz
tırmalama sesleri ve kazan dairesinden ve borulardan gelen tıslama, tırmalama sesi.
"Bu güvertede nefes alan biri ya da bir Ģey var," diye devam etti Thompson.
"Duyuyor musunuz?"
Irving duymaya çalıĢtı ama nefes almaya benzer bir ses duymadı; gerçi kazandan
hızlı solumaya benzer sesler geliyordu. "Smith ve Johnson nerede?" diye sordu Teğmen.
Bunlar yirmi dört saat boyunca Thompson'la çalıĢan ateĢçilerdi.
Mühendis omuz silkti. "Bugünlerde pek fazla kömür kürekle-meye gerek olmuyor;
onlara sadece birkaç saatliğine ihtiyacım oluyor. Zamanımın çoğunu yalnız geçiriyorum.
Borular ve kapaklar arasında sürünerek. Yamayarak. Bantlayarak. Parçaları değiĢtirerek.
Bu... Ģeyi... çalıĢır kılmak, orta güverteye her gün birkaç saatliğine sıcak su gönderebilmek
için uğraĢıyorum. Ġki ay, en fazla üç ay sonra bunlar da bir iĢe yaramayacak. Kömürümüz
tükeniyor. Yakında ısınamayacağız."
Irving bu raporları subayların odasında duymuĢtu ama bu konuya pek ilgi
duymuyordu. Üç ay ona çok uzun bir zaman gibi görünüyordu. ġu anda Bayan Sessizlik'in
gemide olmadığına emin olmak ve YüzbaĢıya rapor vermek istiyordu. Terörün altını üstüne
getirmesi gerekiyordu. Sonra da üç ay daha hayatta kalmalıydı. Tükenen kömür stoku
hakkında daha sonra da kafa yorabilirdi.
"Söylentileri duydunuz mu Teğmen?" diye sordu mühendis. Hâlâ yerde yatıyordu ve
ne baĢını Irving'den yana çevirmiĢ ne de gözlerini kıpmıĢtı.
"Hayır, Bay Thompson. Ne söylentisi?"
"Buzdaki o Ģey, o hayalet, o Ģeytan... istediği zaman gemiye geliyor, geceleri en alt
güvertede geziniyormuĢ," dedi Thompson.