olduğunu fark etti. Doktor daha sonra Franklin'e Teroahaute'nin uzun yürüyüĢ sırasında
ölen bir yolcunun vücudunu yenecek et diye getirdiğine emin olduğunu söyledi.
Richardson kayalardan liken sökerken silah sesini duyduğunda, açlık çeken
Teroahaute ve ölmek üzere olan Hood yalnızlardı. Teroahaute ısrarla bunun bir intihar
olduğunu söylüyordu ama daha önce pek çok intihar vakasına Ģahit olan doktor Richardson Robert Hood'un beynine giren kurĢunun konumundan kendini vurmuĢ
olamayacağını anlamıĢtı.
ġimdi Teroahaute bir Ġngiliz süngüsü, bir tüfek, iki tane dolu ve ateĢe hazır tabanca
ve kolunun yarısı uzunluğunda bir bıçağa sahipti. Geriye kalan iki Ġngiliz Hepbum ve
Richardson'un ellerinde ise sadece küçük bir tabanca ve ikide bir tutukluk yapan bir tüfek
vardı.
Richardson daha sonra Ġngiltere'nin en saygın bilim adamı ve cerrahlarından biri
olacaktı; Ģair Robert Burns'ün arkadaĢıydı ama bu olayların geçtiği sırada gelecek
vadeden bir cerrah ve doğa bilimci sayılırdı. Genç bilim adamı Michel Teroahaute'nin
yakacak bir Ģeyler bulmak için çıktığı yolculuktan dönmesini bekledi, adamın kollarının
dolu olduğundan emin olduktan sonra silahını doğrulttu ve yerliyi soğukkanlılıkla baĢından
vurdu.
Doktor Richardson ölen Robert Hood'un bufalo derisinden yapılmıĢ elbisesini
yediğini daha sonra itiraf edecekti ama ne o ne de bu grupta hayatta kalan diğer kiĢi
Hepbum Enterprize Limanı'na kadar yaptıkları uzun yolculuk boyunca ne yediklerinden hiç
bahsetmediler.
Enterprize Limanı'nda bulunan Franklin ve yanındakiler yürü-y emeyecek kadar
zayıftılar. Richardson ve Hepbum ise onlara göre daha güçlü görünüyorlardı.
O ayakkabılarını yiyen adam olabilirdi ama asla bir insanı...
"AĢçı bu akĢam için biftek yapıyor sevgilim. En sevdiğin yemek. Henüz yeni geldiği
için masrafları yüksek gösterdiğine eminim - Ġrlandalılar için hırsızlık yapmak su içmek
kadar normaldir. Ben de bu yüzden onu kesinlikle böyle bir Ģeye yeltenmemesi için
uyardım."
AteĢler içinde kıvranan Franklin bir yanıt vermek istedi ama baĢ ağrısı, mide
bulantısı ve ateĢ buna engel oldu. Gömleği ve son düğmesine kadar ilikli yakası altında
terliyordu.
"Amiral Sor Thomas Martin'in eĢi bize çok güzel bir kart ve harika bir çiçek buketi
göndermiĢ. Onu pek sevmem ama çiçekler çok güzel durdu. Dikkat ettin mi?
Resepsiyonda Amiral Martinle sohbet etme Ģansın oldu mu? Tabii, aslında o çok da
önemli biri değil, yanılıyor muyum? Donanma MüfettiĢi olsa da bu böyle. Daha üst düzey
generallerle ve yöneticilerle karĢılaĢtırınca oldukça küçük kalıyor. Hele bir de senin Ģu
Kutup Konseyi'ndeki arkadaĢlarınla karĢılaĢtırınca bir hiç sayılır."
Kaptan Sör John Franklin'in pek çok arkadaĢı vardı. Herkes onu severdi ama kimse
ona saygı duymazdı. Franklin on yıllar boyunca hep sevme kısmını hatırlamıĢ, saygı