Test Drive | Page 115

Ameliyat masasında yatan gri saçlı adam hareket ediyor, havada yüzmeye çalıĢır gibi kollarını hareket ettiriyordu. Delik ciğerinden gelen kan çenesine, oradan da bandajlı göğsüne dökülüyordu. Feneri kaldırdığımda Eskimo kadın yattığı yerden kalktı ve üçümüz de ölmekte olan adama yaklaĢtık. YaĢlı Eskimo parmağım kanca gibi gerdi, göğsüne, kurĢun yarasının çok yakınına soktu. Her sokusunda parlak kırmızı kan fıĢkırıyordu. Öksürürken ağzında sözcüğe bezer sesler çıktı. Hastalar uyurken Stanley'le konuĢmak için kullandığımız yazı tahtasına yazmak, üzere elime tebeĢiri aldım ve çıkan sesleri not ettim. "Angatkut tuquruq! Kuarubvitchhug...angatkut... turkut... Pani-ga... tuunbag! Tanik... naluabmiu tukutauyasiruk...umiakpak tu-kutauyasiruk... nanuk tukutkaa! Paniga...tunbak nanuk... angat-kuk kukuruk!" Sonra ağzından öyle bir kan gelmeye baĢladı ki konuĢamaz oldu. Adamdan kan fıĢkırıyor, nefes verirken bile burnundan kan geliyor, adamı boğuyordu. Stanley ve ben adamın nefes yollarını açmak için çabalamamıza rağmen bu bir iĢe yaramadı. Korkunç birkaç saniyeden sonra göğsü inip kalkmaz oldu, kollarımıza düĢtü, bakıĢı bir noktaya sabitlendi ve anlamını yitirdi. Stanley Ġe beraber onu masaya yatırdık. Dikkat et! diye bağırdı Stanley. Bir an için cerrahın neden bağırdığını anlamadım. Adam ölmüĢtü ve hareketsizdi. Ne nefes alıyor, ne de nabzı atıyordu. Ama sonra arkamı döndüm ve Eskimo kadını gördüm. Masanın üzerinden neĢteri almıĢ, bize doğru yaklaĢıyordu. Kadının bize ilgi göstermediğini ilk anda anladım. BakıĢları babası ya da kocası olan ölü adamın yüzüne ve göğsüne kilitlenmiĢti. Bu dinsiz kabilenin geleneklerini hiç bilmediğimden, o anda aklıma pek çok Ģey geldi. Kız adamın kalbini kesip çıkarabilir, sonra onu yiyebilirdi. Ya da ölü adamın gözlerini yerinden çıkarabilir, parmaklarından birini koparabilir, adamın vücudunu çizik içinde bırakabilirdi. Bunların hiçbirini yapmadı. Kadın, Stanley onu tutamadan, ben de ölü adamı korumak amacıyla adamın üzerine kapanmaya fırsat bulamadan, neĢteri bir cerrah ustalığıyla kullanarak -belli ki hayatının büyük bir kısmında bıçak kullanmıĢtı- adamın boynundaki tılsımın deriden ipini kesti. Düz, beyaz, kana batmıĢ, ayı biçimdeki taĢı aldı ve kesik deriden ipini aldı, parkasının içinde bir yere gizledi ve neĢteri masaya koydu. Stanley 'le birbirimize baktık. Sonra Erebus'un baĢ cerrahı revire yardımcı olmakla görevli genç denizciyi Kaptana Eskimo'nun öldüğünü haber vermesi için çağırdı. 4 Haziran, devam... Eskimo'yu sabah üç sularında gömdük. Bezlere sarılı cesedini gemiden yirmi metre uzaklıktaki yangın için açılmıĢ buz çukurunun içine yerleĢtirdik. Yangın için açılmıĢ bu tek