Çünkü evinize gelen, sizin gittiğiniz, bir mekanda oturduğunuz kişinin, giyimi, yedikleri,
eşyaları vs, size ekonomik durumu hakkında bilgi veriyor. Ancak, arkadaşlıklar genel
olarak sanal hayat üzerinden, uzaktan uzağa takip edildiğinden, bireyler birbirlerinin
halini anlamak ve bilmekten de uzaklaşıyorlar. Çünkü sosyal medyada en mutlu oldukları
anlar, en kaliteli kıyafetler, en lüks yiyecekler paylaşıldığından, gerçek hayatlar hakkında
bilgi sahibi olmaktan uzak kalınıyor. Boşanmak üzere olan arkadaşımızı, epeydir işsiz olup
ekonomik sıkıntı çeken akrabamızı, sağlık problemleri ile boğuşan akrabamızı
gördüğümüzde ise çoğu zaman hayal kırıklığına uğruyoruz. Bu kadar ikilem ve doğru-
yanlış arasında bocalayan zihnimiz zamanla yaşama enerjisini kaybediyor. İnsanlara ve
hayat olan inancı zayıflıyor. Güvenmekte güçlük çekiyor.
Sosyal medya paylaşımları/sergileri zaman zaman insanın merhametini törpülüyor.
Layklar ile kendini iyi hisseden birey, paylaşımının/sergisinin bir başkasını üzdüğünden
haberdar olmuyor ya da kendi hazzı öylesine keyif veriyor ki, karşısındaki seyircinin
üzüntüsünü önemsemiyor. Yaklaşık 10 gün önce Prof. Dr. M.T.’in, odasında yaptığımız
görüşmede, ‘günümüz psikolojik problemlerini instagram buhranı olarak tanımlıyorum,
başkasının lüks hayatını gören, sahip olmaya güç yetiremeyeceği hayata özendiği için
ciddi borçlar altına girerek, ciddi psikolojik sorunlar yaşıyor’ demişti. Aklımı epey
kurcaladı bu sözler. Düşündüğümde gerçekten sosyal medyada sergilenen lüks hayatın
insanları nasıl bir özenme duygusuna sürüklediğini görmek güç değil. Oysa birçok
paylaşımda esasen sahip olunmayan, göstermeliklerle doluyken, karşısında bu kadar
eritici etki oluşturması içler acısı bir durum. Paragrafın başında başkasının üzüntüsüne
sebep olmaktan bahsettik. Evlenmek için can atan bekar birinin, eşleriyle aşırı mutlu,
sahip olunabilecek her şeye sahip kimselerin en mahremine kadar sosyal medyada
ulaşması, çocuk hasretiyle tutuşan birinin tüm hesaplarında insanların sahip oldukları
evlat için şükür paylaşımları yaptığını görmesi, sağlık sorunları ile uğraş içinde olan
birinin, mutlu mesut paylaşımlar görmesi, iki odalı evinde sağa sola çekmekten sallanan
koltuklarında otururken, sarayda gibi yaşayan çevresinin varlığı vs. vs. vs. her biri insanı
aşılması güç bir bunalıma sokmaktadır. Anne-babasını kaybetmiş arkadaşımın, “mayıs ve
haziran aylarında sosyal medyayı kullanmamaya azami dikkat ediyorum” sözlerini
hatırlayışım, durumun ne kadar vahim olduğunu, insanın zayıf olup özellikle gördüğünden
ne kadar çok etkilendiğini bir kez daha görmeme sebep oluyor.
Mevzu üzerine yazılabilecek çok şey var. Ancak yazarken bile kaldıramadığımız gerçekler
oluyor. İnsanın, başkasının acısını hissettiği kadar insan olduğunu eklemek istedim
satırlarımın sonuna. Yazımızı okuyan tek bir kişinin, tek bir paylaşımını bile diğerlerini
üzdüğü gerekçesi ile sosyal medya hesabından kaldırmış olması, bizim için büyük bir kâr
ve yazımızın amacına ulaştığının delilidir. Kırmadan, dökmeden, üzmeden sevdiğimiz,
yaşadığımız ve şükrünü secde secde eda ettiğimiz bir hayat yaşamamız ümidi ve
duasıyla…
32