rerek bakar. Hey, çoban çocuk! Alır mısın? Çocuk koşarak gelip tabağı yerden alır.“ Zavallı çocuk! Üstündeki çapanın çok eskimiş. Yetimlik böyle bir şey işte. Gel, canım, yama dikip vereyim” diye acıyarak istek bildirir, bunu kazanın başındaki kadınlar duyunca:“ Şerban’ ın kalbi çok geniş” der birbirine. Şerban çoban çocuğun önüne zere( yuvarlak ağaçtan yapılan büyük kâse) dolu şubat( ekşimiş deve sütü) koydu. Cepleri irimşik ve kurtla( sütten yapılan katı yiyecek) dolan, karnı baursak( Kazakların pişisi) ve şubata doyan, çapanı yenilenmiş olan çocuğun yüzü sevinçten parlar.“ Bundan böyle karnın da tok olur. Bir ricam var, yapar mısın?”- der Şerban çocuğun gözünün içine bakarak.“ Yaparım, yenge”- der istekli olarak çoban çocuk. Şerban, Köketay’ ın verdiği şaşbavu( saç bağı) beyaz ipek örtüye sarar ve çocuğa verir.“ Dikkat et, kimse görmesin. At çobanı Asalı’ ya ver. Akşam altıbakana( büyük insanların sallandığı ve 6 büyük ağaç dalından yapılan salıncak) Köketay da gelecek de”-der. Çocuk koşa koşa gider.
O akşam aylı gecede Jem sahilinde iki aşık birbirlerine içlerini döker, ayrılmamaya karar verir. Birkaç günden sonra Kokjar’ daki kermese gitmek üzere toplanan millet Köketay güzelin çadırında olmadığını tespit eder.- Aman Allah’ ım, kız yok!- Nereye gitti? Kaçırıldı!- Yok, kaçtı. Asalı ile Jem’ in karşı tarafına gidiyorlarmış diyen sesler her taraftan çıktı. Silahlı adamlar ata bindiler. Yüzlerinde kinli yapmacık cesaretle,“ Fakir at çobanının kısmetine bakar mısın?! Hey, kardeşim! Rezil ettin! Hiç acımayız. İkinize de çektireceğiz! Bir yakalasak, neler olacak bak da gör!” derler. Atların toynaklarından yerdeki meyan ve üzerlikler kırılıp gökyüzüne uçuyordu. Arkalarındaki kalın toz bulutunu fark eden Köketay güzel,“ Kaçalım! Şu Jem’ i bir geçebilsek, Asalı” der yalvararak.“ Hayır, kaçmak, yiğide yakışmaya bir iş. Alnımıza yazılı olanları çekeceğiz. Sen kalın sazlığın içine gizlen. Ben arkamızdan gelenlerin karşısına çıkayım. Belki affeder, belki affetmez”-der. Kara kurtlar gibi her tarafı sararak gelen kovalayanların biri Asalı’ yı çomak ile vurarak yere düşürdü.“ Köke, Köke, Köketay”- diyen Asalı’ nın sözleri kulaklara geldi. Yiğidin son çıkardığı ses“ ah” oldu. Köketay koşup geldi. Kocaman kara gözleri sanki dışarıya fırlayacaktı. Yüzü karardı. Kırmızı kana boyanıp yatan sevgilisine, arkasından kovalayan dört abisine, onların peşinden atlı adamlara ses çıkarmadan donarak bakıp durdu.“ Özü kadın ya, yüzünü çizer, saçını başını yolar, siniri geçer, sonra kendisi peşimize takılır”- diye düşünürler adamlar.“ Asalı’ sız hayatın ne anlamı kaldı? Şarkın nerde, Asalı? Yaslandığın yerin burası mı? Güçlü akan asi Jem ikimizi kurtarabildi mi? İçimdeki kuş sesimi Allah biliyor. İnsan bilmez, insan duymaz bunu” diye düşünen Köketay güzel ölü yatan Asalı’ nın belindeki hançeri göze görünmez bir hızla çekti ve tam kalbine hırşştt diye sapladı. İki parlak hayat bir anda gözden uçup gitti. Ama insanın aklından hiç çıkmadı. Zengin aile Köketay kızının yaptıklarını kemiğe düşen namus meselesi gördü herhalde, ökçesi çatlak at çobanı ile bir mezara koymadı. Asalı ve Köketay’ ın mezarlarının arası birkaç şakırım( insan sesi duyulabilecek mesafe) yerde. Aşk denilen kutsal duygu, zenginlik ve fakirliğe, soy ve şekle bağlı değilmiş. İki aşığın aşk hikayesi kaç tane nesle ulaştı. Temiz bir aşkın simgesi olan Asalı ve Köketay’ in silueti her gün yukarıdan iniyor gibi. Jem de akmaya devam ediyor. Sahilindeki sazlıklar yeşillendi. Bir inen bir çıkan kuşlar sanki kendi dillerinde Asalı ve Köketay’ ın hikâyesini anlatıyorlar. Her sene sevgili Jem gölünün suyu azalıyor. Ben onu bazen Köketay güzelin açılan uzun kara saçlarına benzetiyorum.
P. S. Asalı-Köketay, insanların ağzında dolaşan efsane değil, gerçekte yaşayan insanlardır. Buna Asalı ve Köketay’ ın mezar taşlarındaki net, açık yazılar şahittir. Ünlü Muhit şarkıcının“ Küçük Ayday” şarkısı halk arasında ya“ Bala Çocuk” yada“ At çobanı” olup dağılmıştır. Sebebi de,“ At çobanı” at çobanı Asalı’ nın şarkısı, Asalı’ dan da onu Bala Çocuk öğrenmiş, onu da Muhit’ e söylemiş. Yeni şarkının değerini anlayan ünlü şarkıcı Muhit Asalı’ nın şarkılarını da söylemiş, bir sonraki nesle de ulaştırmış.“ Muhit demiş” sözlerini akademik Ahmet Jumanov da kendi çalışmalarında kullanmış. Muhit de Bala Oraz da“ At çobanı” şarkısına büyük saygıyla bakmışlar. Belirli sanatkarlar,“ Birisinin şarkısını benimki demeye alışık değiliz, at çobanı şarkısı Asalı delikanlının şarkısı idi” derlermiş. Önsözde kullanılan“ Geniş Jıloy” şarkısı hakkında da değişik düşünceler dile getirilmektedir. Bazı kaynaklar bu şarkıyı“ Sekiz delikanlının Jıloy’ a geldiklerinde yazdıkları” diyorsa, bir diğer kaynaklar da bu şarkının Asalı’ nın olduğunu düşünüyorlar. Evet,“ Geniş Jıloy” Asalı’ nın şarkısı olması mümkündür.
TELMİH | 53 | SAYI: 1 YIL: 1