cak diye düşünüyorum. Beş yaşlarındaydım. Tuvaletten çıktıktan sonra babam beni yanına çağırdı. Ve sanırım ilk defa( ilk ve son defa) kulağımı tuttu, canımın yandığını hatırlamıyorum çok çekmedi galiba ama tabi epey korkmuştum ben çocuk halimle, dudaklarımı büzdüğümü hatırlıyorum..“ Bir daha sakın ayakta tuvaletini yapma” dedi. Belki daha önce de uyarmıştı ben dinlememiştim o yüzden kulağımı çekmişti bilemiyorum. Ne alaka Ahmet diyeceksiniz belki ama bence bu bile edeple ilgili bir şey. Sağlık açısından da, temizlik açısından da, edep açısından da.. Birbirimizin sözünü kesmememizi isterdi. Ablalarımıza bağırmamamızı ve onların da küçüklere iyi davranmasını söylerdi.. Bunları hatırlıyorum.
TALAT ÖZER: Amca baba yarısıdır Baba Sait’ in sizin üzerinizdeki faydası nedir?
Sait amcamız da genç yaşta vefat etti diyebiliriz. Hatırladığım ve hepimizin hatırladığı her saniye inanılmaz mutlu ve huzurluydu. Hele babam vefat ettikten sonra üstümüze titremesi, ilgisi, alakası daha da artmıştı. Onlar Ankara’ da biz İstanbul’ da yaşıyorduk ama hiç hissettirmedi eksikliğini. Bir de Abit amcamız var. Almanya’ da yaşıyor. Sağolsun o da sık sık arar konuşuruz. Halam var. Maraş’ talar. Çok seviyorum hepsini.
TALAT ÖZER: Annenize karşı tutumu nasıldı Zarifoğlu’ nun?
AHMET ZARİFOĞLU: Annemle kelimenin tam manasıyla görücü usûlü evlenmişler. Birbirlerini hiç görmeden. Ama çok şükür çabuk anlaşmışlar ve güzel uyumlu bir evlilikleri olmuş. Ki zaten onbir sene evli kalabilmişler.. Babam anneme Berat hanım diye, o da babama Cahit bey diye hitap edermiş. Aralarında onsekiz yaş farkı var, neredeyse babam öğretmiş birçok yemeğin nasıl yapıldığını. Arkadaşlarına, bebeklere, çocuklara, hayvanlara, tabiata bakışı nasıl iyi ise nasıl şefkatli ise anneme de öyle bakmış, kavga gürültü tartışma hiç hatırlamıyorum. Biz çocukların yüksek sesleri dışında evde yüksek ses bile duymadık hiç. Anneme“ sen de çocukları kucağına aldığında için kıpır kıpır ediyor mu” diye soruyormuş.. Düşünün yani.
TALAT ÖZER: Evlatları arasında dengeyi nasıl sağlardı?
AHMET ZARİFOĞLU: Bu sorunuza da şöyle bir örnek verebilirim. Sadece pazar sabahları birlikte kahvaltı edebiliyorduk. Yer sofrası kurulmuş, babam oturuyor yere.. dört kardeş‘ ben babamın yanına oturacam ben babamın yanına oturacam’ diye bağırışıp itişiyor.. O da örneğin“ Betül’ le Arife’ min arasında oturayım; Ahmet’ le Ayşe’ nin de karşısında olayım” deyip hepimizin gönlünü alırdı. Yazdığı yüzlerce şiirinde hepimiz masasına omuzlarına kucağına çıkarmışız ama bizi odadan çıkarmazmış. Annem yaramazlık yapmayalım rahat yazsın diye kolumuzdan tutup uzaklaştırırmış, babam boş ver Berat hanım bırak dermiş.. Son olarak da akşam dokuzda yataklara gittiğimizde hepimizin başına gelip kısaca dua ederdik öyle çıkardı odadan. Kıskançlık hiç hatırlamıyorum. Birbirimizi kıskandırmayacak kadar hepimizle ayrı ayrı ilgilenirdi. Ona ve tüm vefat etmişlerimize Rahmet olsun.
ACZ’ İ An( la) mak üzerine güzel bir sohbet gerçekleştirdik gönülden samimiyetle Telmih Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisine vakit ayıran Ahmet ZARİFOĞLUN ´ A şükranlarımızı sunuyoruz.
TELMİH | 32 | SAYI: 1 YIL: 1