ilgili her türlü karar uzun araştırmalara dayalı olarak
veriliyor. Bu kararların ana belirleyicisi, anne babanın dünya görüşü ve kendi özgeçmişleri sanki. Ebeveynler, yaşamlarında yapmak isteyip de yapamadıkları işler için kendi çocuğunu mümessil kılabiliyor.
Bu durumda çocuk kendisini “sülale”nin tek çocuğu
olarak spot ışığı altında görmeye başlıyor. Çevredeki
kursların tamamı gözden geçiriliyor, daha önce bu
kurslara gitmiş olanlardan bilgi toplanıyor ve özellikle
anne odaklı bir kurs serüveni başlıyor. Aslında ailenin
tek çocuk yerine üç çocuğu olsa ilgi, sevgi, zaman,
temas üçe bölünecek. Ama tek çocuk olduğu için
herkesin gözü tek çocuğun üzerinde. Bu nedenle
tek çocuk doz aşımından gidebiliyor. Bu durum çocuğun ego gelişimini bazen istenmeyen biçimlerde
etkileyebiliyor. İşte bu karmaşa içinde nadiren de
olsa iki yaşından, ama çoğunlukla dört-beş yaşlarından itibaren kurs macerası başlıyor. Trend’ler, aileler
arası sohbetler, reklamlar ve benzeri daha birçok
kaynak hangi kursun daha faydalı ve gerekli olduğunu belirlerken ölçüt olabiliyor.
Çocuk psikolojisinde ortak kabul gören ilkelerden
biri de “daha fazla, daha iyi değildir” ilkesidir. Çocuk
ne kadar fazla kursa giderse, ne kadar çok şey öğrenirse o kadar iyi olmayabilir. Burada önemli olan ilgi
ve yetenek kelimeleridir. Bir çocuğun belirli bir konuya ilgisi olabilir, yeteneği olmayabilir. Yeteneği olabilir
ama ilgisi olmayabilir. Hem yeteneği hem ilgisi olabilir. Son olarak, hem yeteneği hem ilgisi olmayabilir.
Bu durumda aileler için ölçüt, ilgi ve yeteneğin buluştuğu noktadır. Sıklıkla rastlanan durumlardan biri
ebeveynin kendi ilgi ve yetenekleriyle çocuğunkileri
karıştırmaktır. Dikkate alınması gereken en önemli
husus, popüler veya ebeveynin hoşuna giden değil,
çocuğun ilgi ve yeteneğinin birlikte görüldüğü alanda bir kurs seçilmesidir. Çocukların erken yaşlarda
zengin uyarıcılarla karşılaşması elbet önemlidir. Ancak bunun yolu her çocuk için biriciktir.
Bazı çocuklar kurslara devam etmeyi anne babayla
bir pazarlık konusu haline getirebilirler. Bu durumda kurs, çocuğun bazı taleplerini yerine getirtmenin
bir aracı olabilir. Bu gibi durumlarda kimi çocuklar
kursa devam konusunda ısrar edilmesini bekleyebilir. Özyönetimi güçlü çocuklar, bir kursun kendisi
için uygun olup olmadığını çok iyi algılayabilir. Böyle
durumlarda ısrar edilmemesi ve çocuğun görüşünün doğrudan uygulanması önerilebilir. Israr etmek
çocuğun beceri ve yet