"
İnsan öfkeye ihtiyaç duymayan birine dönüşme potansiyeline sahiptir .
Stoacılara göre bazı duygular özleri itibariyle patolojiktir . Bu duyguların doğasında aklı geri plana atmak ,
"
kontrolü akıldan almak vardır . Örneğin , öfkelendiğimizde öfke bizi anında tepki vermeye yöneltir ki bu da genellikle şiddet içeren bir tepkidir . Böylece öfke ; sakin , soğukkanlı ve akılcı bir yaklaşımla çelişir . Peki , akıl insanın doğal bir parçası ama öfke de doğal değil mi ? Neden “ doğaya uygun yaşamak ” hayvanlarda da gözlemlediğimiz gayet doğal bir duygu olan öfkeyle çelişen bir şey olsun ? Öncelikle , Stoacı görüşü şu şekilde anlamak mümkündür : Bir canlıda akıl ortaya çıktığında artık o canlının doğası akıldan ibaret olur . İçgüdüleri ve otomatik duyguları o canlının başına gelen şeyler olarak düşünülmelidir ve akıl sahibi canlı , başına gelen her şeye olduğu gibi o duygulara da akılcı bir şekilde tepki vermelidir .
Öfke biyolojik anlamda gayet doğal bir olgudur ve doyurulmamış arzulara karşı hayvanlarda da sıklıkla gözlemlediğimiz bir tepkidir . Bir hayvandan öfkesini alırsanız o hayvanın hayatı zorlaşacak hatta tehlikeye girecektir . Çünkü çiftleşme veya yiyecek konusundaki rekabet sırasında kendini savunabilmek ve soyunu devam ettirebilmek için türdeşleriyle ya da yavrularını korumak için yırtıcı hayvanlarla dövüşmesi için öfke önemli bir dürtü kaynağıdır . Fakat Stoacıların vurguladıkları nokta şudur : Hayvanların öfkeye ihtiyacı vardır fakat insan öfkeye ihtiyaç duymayan birine dönüşme potansiyeline sahiptir . Akılcı bir hayat yaşamayan insan , adaletsizliklere karşı çıkmak ya da hakkını savunmak için öfkeye ihtiyaç duyabilir . Bu anlamda öfke onun için yararlı da olabilir fakat bilge insan adaleti savunmak ve hakkını korumak için öfkelenmeye ihtiyaç duymaz . Adaletsizlik olarak algıladığı durumlara öfkeyle değil bilgece tepki verdiğinde , sonradan pişman olacağı bir şey yapmadan , en etkili ve erdemli şekilde tepkisini gösterebilecektir .
Dünyada değiştirebileceğimiz pek çok şey varken yapamayacağımız da pek çok şey vardır . Bunu anlamamız ve kabul etmemiz gerekiyor .
Stoacılara göre öfke , kaygı , kıskançlık gibi duygular biyolojik tepki olarak doğaldır ve insanın yaptığı değil , başına gelen şeyler olarak görülürler . Fakat bu duygulara teslim olmak , aklın rehberliğinde değil de bu duyguların boyunduruğunda bir hayat yaşamak insanın bilinçli seçimlerinin sonucunda gerçekleşen ve nihai olarak insanın sorumluluğunda olan bir karardır . Stoacılar , bu negatif duyguların zorla bastırılması gerektiğini söylemezler , tam tersine pozitife odaklanırlar . Yapılması gereken , bu negatif duygulara ihtiyaç duymayan bir insana dönüşmektir . Yani yapması gereken şeyleri başarısızlık ya da rezil olma kaygısına kapılmasa da akılcı olan o olduğu için yapacak , öfkelenmese de adaletsizliklere karşı çıkacak ve kendisinden iyi durumda olan insanları kıskanmasa da kendisini onlar gibi geliştirme motivasyonuna sahip olacak bir insana dönüşecektir . Böyle bilgece bir hayat yaşayan insan için negatif duygular artık anlamını yitirecektir . Biyolojik temellerinden dolayı tamamen ortadan kalkmasa da artık kişinin hayatını ve psikolojisini olumsuz etkilemeyecek şekilde zayıflayacaktır .
24