TED Meşale Dergisi 33. Sayı | Page 11

Şensoy , Boris Vian ’ ı tanımaması gibi kabareyi de bilmemektedir henüz . Usta Haldun Taner tanıyı koyar : “ Sen kabarecisin , gel Devekuşu ’ na oyunlar yaz .” Şensoy , ilerleyen yıllarda bu anısını “ Meğer ben kabareciymişim de haberim yokmuş !” diyerek anlatacaktır . Çok geçmeden Devekuşu Kabare ’ nin kimi oyunlarına skeçler yazar . Böylece 1970 yılında profesyonel tiyatro perdesi açılır Şensoy ’ un yaşamında .
1971 yılında , Şensoy Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümünde ( bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ) öğrenciyken artık gönlünde yatan aslan tiyatrodur . Profesyonel oyuncu olarak sahneye çıkmaya başladığı bu yıl rejisör koltuğuna da oturur . Ertesi yıl Fransız Kültür Merkezinin panosunda gördüğü bir ilan ise dünya tiyatrosuna Ferhan Şensoy ’ u hediye edecek olayların başlangıcını oluşturur .
Bugünkü Avrupa Birliği ’ nin temelini oluşturan “ Ortak Pazar ” konulu , gençlere yönelik bir Fransızca kompozisyon yarışması düzenlenmiştir . Ödül 15 günlük Fransa seyahatidir . Şensoy oturur daktilosunun başına , o günkü genel eğilimin aksine Ortak Pazar ’ a itirazlar

’ de n kırı en içeren bir yazı yazar . Jüri , bu genç adamın işlek Fransızcasına ve argümanlarının tutarlılığına dikkat kesilerek Şensoy ’ u ödüle lâyık görür . Gezi sırasında tesadüfen önünden geçtiği Strazburg Konservatuvarının ( Ecole Supérieure d ’ Art Dramatique ) duvarındaki sınav duyurusu Şensoy ’ un ilgisini çeker . Bir beklentisi olmadan sınava giren Ferhan konservatuvara kabul edilir . Babasının itirazlarına rağmen mimarlık eğitimini bırakarak profesyonel tiyatrocu olma yolundaki büyük adımını atar .

Ferhan Şensoy 1972 ’ de konservartuvardan hocası , dönemin aykırı tiyatro figürlerinden Jerome Savary ’ nin asistanlığına başlar . Savary ’ nin hayvanlar , cambazlar , amatörler gibi kalabalık bir kadroyla Doğu ’ nun ve Batı ’ nın geleneksel tiyatrolarını çağdaş bir anlayışla bir araya getirdiği Magic Circus adlı oyun Şensoy ’ un tiyatro anlayışının gelişmesinde büyük rol oynar . 70 ’ li yıllar boyunca Fransa , Kanada ve Türkiye ’ de yazdığı , yönettiği , oynadığı oyunlarla çeşitli ödüller kazanan Ferhan Şensoy bir yandan da düşlediği tiyatroyu yaratma hevesi içindedir . Giderek ustalaştığı yazarlıktaki deneyimini rejisörlüğüne de aktarır . Dille oynadığı gibi gerçeklikle de oynar . Tiyatronun müzikle , dansla ilişkisini irdeler , yaban insanların kendini ifade etme biçimlerinden ulusal tiyatrolara , evrensel kabul görmüş kalıplardan çağın ortaya çıkardığı yeniliklere pek çok formül üstünde çalışır . Sonunda ana kaynakları geleneksel Türk tiyatrosu ve Bertolt Brecht öncülüğünde gelişen epik tiyatro olan özgün bir tiyatro anlayışına ulaşır . Farklı anlam ve dil katmanlarını bir arada kullanma , günü kuşatırken tarihsel köklere yaslanma ve geleceğe hitap etme özelliklerini , izleyiciyi eğlendirmeyi asla ihmal etmeden sahneye taşıyan bir anlayıştır bu .

��������������

“… Bertolt Brecht , Kel Hasan Efendi ’ yi bilmiyordu , bilmeden de öldü . Brecht doğduğunda Hasan Efendi 22 yaşındaydı ve Brecht ’ in büyüyünce düşüneceği epik tiyatroyu bilfiil yapıyordu . (…) Burjuvaların kadife perdeli tiyatrosuyla alay etmek için yamalı Brecht perdesini buluş olarak dünya tiyatrosuna getiren Bertholt Brecht , bunun daha önce “ Abdürrezzak perdesi ” adı altında , komik-i şehir Abdürrezzak Efendi tarafından kullanıldığını bilmiyordu . Bilmemek ayıp değil . Ancak yaşamı boyunca bilmemekle yetinmeyip bu konuyu öğrenmemekte de direten Brecht , bizim buralardan transit geçerek Çin tiyatrosuna gitti .” diyor Ferhan Şensoy 1998 tarihli Falınızda Rönesans
9