Dünyada esen yenilik fırtınalarının düşünce ve sanat dünyasına da keskin bir şekilde yansımaması olanaksızdı . Bu ortamda , hâlâ etkisini sürdüren Art Nouveau ’ nun şaşaalı zarafetine tepki gösteren Bauhaus , aslen taraf tutmamasına rağmen , etkisini hızla artıran sosyalist idealizmle dünyanın geri kalanında hüküm süren ticari gerçeklik arasında köprü görevi üstlendi . 1919 yılında yayımladığı “ Bauhaus Manifestosu ” nda Walter Gropius , zanaatkâr ile sanatçı arasındaki “ kibirli ” engeli kaldırmayı teklif ediyor , sınıf ayrımını yok ederek bir araya gelme çağrısı yapıyordu . Mimarlık , resim ve heykeli bir bütün halinde kucaklayan , geleceğin simgesi olacak “ kübik kristal ” in milyonlarca işçinin ellerinden gökyüzüne yükseleceği iddiasını savunurken “ sanat için sanat ” anlayışına şiddetle karşı çıkıyor ; sanatın , zanaat ve mühendisliği içererek zamanın ruhunu yansıtacak bir bileşim olması gerektiğinin altını çiziyordu . Bu çağrıya kulak veren Paul Klee , Wassily Kandinsky ve László Moholy-Nagy gibi dönemin ünlü sanatçılarıyla birlikte , ekolün etkileri mimariden iç dekorasyona , endüstriyel tasarımdan şehir planlamaya kadar geniş bir yelpazede hissedildi .
Weimar ’ daki okulda çeşitli sanatçıların atölye çalışmaları ve dersleriyle gelişen akım , 1925 ’ te merkez değiştirerek Dessau ’ ya nakloldu . Buradaki faaliyetleriyle iyice tanınır hâle geldi ve etkisi genişledi . Bu süreçte okulda Gropius ’ un ardından dönemin ünlü mimarları Hannes Meyer ve Ludwig Mies van der Rohe müdürlük yaptı . Her yönetim değişiminde uygulamalarda kısmi farklılıklar görülse de okulun bakış açısı ve ruhu aynı kaldı . Etkisi ve ünü gittikçe genişleyen akım , 1932 ’ de merkezini Berlin ’ e taşıdı ancak burada uzun süre barınmaları mümkün olmadı . 1933 yılında Nazilerin iktidara gelip sosyalist faaliyetlere son vermesiyle birlikte , sosyalist entelektüellerin Almanya ’ daki merkezi olarak kabul edilen okul Nazi rejimince kapatıldı .
Ludwig Mies van der Rohe
Bauhaus ’ un Etkileri
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali sebebiyle yurtlarından kaçarak veya sürülerek dünyanın dört bir yanına dağılan sanatçılar , Bauhaus akımının Avrupa sınırları dışına çıkmasını sağladı . Örneğin 1933 ve sonrasında inşa edilen 4.000 ’ e yakın Bauhaus üsluplu binasıyla Tel Aviv ( İsrail ) içinde yer alan “ Beyaz Kent ” adlı yerleşim bölgesi ve ulusal park , UNESCO tarafından 2004 yılında Dünya Mirası Listesi ’ ne dahil edildi . 1928 yılında , Macar ressam Alexander Bortnyik tarafından Budapeşte ’ de “ stüdyo ” anlamına gelen “ Miihely ” adıyla kurduğu tasarım okulu , Bauhaus ’ un Macaristan ’ daki temsilcisi sayılmakla birlikte , sanat tarihi literatüründe de sıklıkla “ Budapeşte ’ nin Bauhaus ’ u ” olarak anıldı .
20