Sanayileşmenin günlük yaşama etkisinin iyiden iyiye hissedildiği 20 . yüzyılın başlarında endüstriyel üretimle sanatı bir araya getirme düşüncesi , Almanya ’ nın Weimar kentinde , 1919 yılında Henry Van de Velde tarafından kurulan Bauhaus Sanat Okulu ile somut bir hâl alır . Merkezinde mimarlığın bulunduğu okul kısa sürede sanatın pek çok alanında etkili olmuş , benzer tarzdaki çalışmalar ülke sınırlarını aşarak dünyanın her yerine yayılmış ve etkisini günümüze kadar sürdürmeyi başarmıştır .
Okulu , kendisiyle aşağı yukarı aynı yıllarda filizlenen konstrüktivizm ( Rusya ), de Stijl ( Hollanda ), fütürizm ( İtalya ), kübizm ve Art Deco ( Fransa ) ile birlikte yalnızca aynı çağı değil , geometrikleşmiş biçim dilini kullanarak soyutlamanın insan yaşamındaki olumlu etkisine duyulan inancı da paylaşmasıyla sanat tarihçilerinin önemli bir çalışma alanı olmuştur .
Henry Van de Velde
Yeni Akımları Doğuran Koşullar
İç dekorasyon , mobilya , endüstriyel tasarım , grafik ve hatta sahne dekoruna kadar işleyen bu akımın öncüsü , Bauhaus Sanat Okulunun ilk müdürü Walter Gropius , sanat ile zanaat arasında Antik Yunan ’ dan beri süregelen ayrımı ortadan kaldıran 19 . yüzyıl İngiliz tasarımcısı William Morris ’ ten etkilenmiştir . Birinci Dünya Savaşı ’ nın açtığı yaraları sarma çabasıyla büyük bir hız kazanan sanayileşme etkisiyle mekanik estetiğin resim , heykel , mimari gibi alanlara yansımasına karşı çıkan Bauhaus anlayışı , işlev , teknik ve estetiği uyumla bir araya getirerek anlam yaratmaya önem vermiştir . Bauhaus
Dünyanın daha önce görmediği boyutta bir şiddet ve yıkım getiren Birinci Dünya Savaşı , yüzlerce yıllık imparatorlukları haritadan silmekle kalmayıp günlük hayatın hemen her noktasında köklü değişikliklere yol açtı . Savaşın ardından kazanan devletler tarafından dayatılan baskılar sebebiyle Almanya ’ nın bir kısmında intikam yeminleri edilirken yeni kurulan cumhuriyetin başkenti olan Weimar gibi pek çok yerde de yenilikçi ve özgürlükçü rüzgârlar esti . “ Bütün savaşları bitirecek savaş ” olarak anılan çarpışma mağlubiyetle de olsa bitmişti ve Rus Devrimi ’ yle sesini kuvvetle duyuran sosyalizm , yine bu dönemde doğan konstrüktivizm akımı gibi hızla yayılıyordu . Münih ve Berlin ’ deki eğitimini 1908 yılında tamamladıktan sonra dönemin ünlü mimar ve endüstriyel tasarımcısı Peter Behrens ’ in ofisinde çalışmaya başlayan Walter Gropius , bu yeni akımlarla birlikte radikal sol görüşleri tamamen reddediyor , önceki yüzyılın ünlü sanatçısı William Morris ’ in bakış açısından ilham alıyor , bir yandan da modernizmden besleniyordu .
19