KÜLTÜR
ması, 1894 depremi, ardarda çıkan
yangınlar gösterilebilir. Hasköy, Ortaköy, Kuzguncuk ve özellikle Galata ve
Pera’nın daha nitelikli yerleşme alanları olarak çekiciliğinin artmasıyla halkın
Balat’ı terk etme süreci başlamıştır.
19. yüzyılda, İstanbul’un Altıncı Daire-i
Belediye sınırları içinde kalan Balat’ta
her biri bir haham tarafından yönetilen
7 dinsel grup ya da cemaat vardır. 19.
yüzyıl tarihli haritalarda Dış Balat, Tahta
Minare, Karabaş, Dubek, İç Balat, Kasturya ve İstipol çevre
leri ve Ayvansaray’ın üstlerine
doğru Lonca Mahallesi’nde,
Musevi ağırlıklı bir halk yaşıyordu. İstanbul’un 19. kapısı
olan Balatkapı’nın dış ta rafında Musevilerin, iç tarafında
ise çeşitli cemaatlere mensup
kalabalık bir halk kesiminin
oturduğu bilinmektedir.
Tarih boyunca semtin sosyal
yapısın da belirli bir farklılık ortaya çıkmıştır. Semtin
yapısı oturan insanlara göre
şekillenmiştir. Örneğin geçen
yüzyılda Haliç kıyısında ki sokaklar, başta kayıkçılar olmak
üzere gemiciler, sokak satıcıları, hamallar vb. kişilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge
olmuştur. Buna bağlı olarak da burada
iskeleler, kayıkhaneler, kahveler, çok sayıda fakir aileyi barındıran yahudhaneler
yer almıştır. Buna karşın Suriçi’ndeki
Dubek, Ahrida, Tahta Minare, İstipol ve
Kasturya Mahalleleri varlıklı tüccarların semtiydi. Genelde Musevi ağırlıklı
olmakla birlikte, Balat’ın Fener’e yakın
olan Tahta Minare ve Kariye Camii’nin
altındaki İstipol Mahallesi’nde Rumların
yaşadığı, sahilde surların hemen ardındaki Surp Hreşdagabet Kilisesi çevresinde ise Ermenilerin odaklaştıkları bilinmektedir.
Balat semti, hemen her zaman karanlık görünümlü, dar, bakımsız bir çevre
olarak tanıtılmıştır. Balat tarihi boyunca
sağlık yönünden tehlikeli ve pis bir semt
olarak bilinmekteydi. Örneğin; 24 temmuz 1895 tarihli kayıtlarda; Balat’ta baş
gösteren kolera dolayısıyla alınan sıhhi
tedbirler yer almaktadır. Balat semtinde
19. yüzyılda Musevi nüfusunun yoğun
olduğu mahalleler, 20. yüzyılın başında
zamanla sosyal açıdan dikkate değer bir
değişime uğramıştır. 19. yüzyılın ikinci
68
yarısından itibaren Balat, genellikle Galata bölgesine göç vermiştir. Özellikle
1942’de yürürlüğe giren “Varlık Vergisi”, 1948’de İsrail Devleti’nin kurulması, semtin Museviler tarafından terk
edilmesinde önemli etkenler olmuştur.
Bütün bunlar Balat’ın geleneksel ticaret hayatını kötü bir şekilde etkilemiştir.
Bölgede yaşayan Musevi nüfus azalmış,
çoğu yardım derneklerinin katkılarıyla
geçinen, ekonomik düzeyi düşük birkaç
aile ile kentin Şişli, Nişantaşı gibi semtlerinde otu rup işlerini Balat’ta sürdüren
az sayıda tüccar ve esnaftan ibaret kalmıştır.
1890’lı yıllarda Balat lağımlarının tüm
yerleşim alanlarını tahrip ederek denize
ulaşması, 19. yüzyılda balıkçılık ve liman
işletmeciliği faaliyetlerini önemli ölçüde
azaltmıştır. 20. yüzyılın ortalarından itibaren Haliç’in yukarı kesimlerinde karayolları sayısının artması, deniz ulaşımını
oldukça olumsuz etkilemiştir. Balat’ta
Bizanslılar ve Osmanlılar dönemlerine ait birçok tarihi yapı bulunmaktadır.
Balat, özellikle sinagogları, kiliseleriyle
bilinmektedir. Bunlar Balat’ın ünlü sinagoglarından Hevra, Selaniko, Eliav, Neve
Şalom, Yanbol, Veria, Ahrida ve Fener
bölgesinde Çana Sinagogu’dur. Bu yapılardan gü nümüze sadece Yanbol ve
Ahrida Sina gogları kalmıştır. Ayrıca
Çarşı Hamamı, Tahta Minare Hamamı,
Ferruh Kethüda Camii, Hoca Kasım Günani Mescidi, Molla Aşki Mescidi, Yusuf
Şücaüddin Camii, Ayios Dimitrios Rum
Kilisesi, Surp Hreşdagabet Ermeni Kilisesi de bu kesimdedir. 19. yüzyılda sık
sık adı geçen Dubek ve Lonca Mahalleleri’ndeki önemli yapılar arasında Pol
Ya şan, Pol Hadaş Sinagogları, Alliance
Isra Elite Okulu, Or-Ahayim Musevi Hasta nesi yer almaktaydı. Bunlardan pek
azı günümüze dek kalabilmiştir
Balat’ın yukarı mahalleleri olan Kasturya bölgesi eskiden merdivenleriyle bilinirken günümüzde bunları simgeleyecek bir eser kalmamıştır. Sadece bölgede dış duvarı ve kapısı bulunan Kasturya
Sinagogu bilinmektedir. İspitol
Mahallesi’nin en önemli yapısı İstipol Sinagogu’ydu. İstipol
bölgesinde genelde camcılık,
antikacılık, fes yapımcılığı gibi
işlerle uğraşan varlıklı aileler
oturmuş, fakat bölge ve halkı
yangınlardan oldukça etkilenmiştir.
Balat’ta bulunan
bazı eserler
Balat Camii
(Ferruh Kethüda Camii)
Balat semtinin Molla Aşki
Mahallesi’nde, Mahkemealtı Caddesi’nde kurulmuştur.
Caminin tasarımının Koca
Sinan’a ait olduğu bilinmektedir. Günümüze dek ulaşan,
tevhidhane olarak kullanılan
cami; tekke bölümü, mahkeme binası ve
çeşmesiyle birlikte küçük bir külliyenin
çekirdeğini teşkil eder.
Balat İskele Camii
(Yusuf Şücaeddin Cami)
Balatkapısı’nın
dışında,
Karabaş
Mahallesi’nde, Vapur İskele Sokağı’nda
bulunan kagir bir mabettir. Fatih Sultan
Mehmed zamanında inşa edilmiş, 1892
yılında Karabaş Mahallesi’nde çıkan bir
yangında zarar görmüş ve yenilenip bugünkü halini almıştır. Yapının duvarları
kagir olup yapı fevkanidir. Camiye güney
cephesinden girilmekte, sol tarafında
çeşme, sağ tarafında cami deposu bulunmaktadır.
Hoca Kasım Günani Mescidi
Fatih Sultan Mehmed döneminde inşa
edilmiş Hoca Kasım Günani Mescidi