Tarihi
yarımadada, Fener’le
Ayvansaray arasında
yer alır. Haliç kıyısıyla sahil surlarının
arkasından iç kısımlara doğru Eğrikapı yönünde yükselen bölgede kuruludur. Bir bölümü Haliç kıyısına uzanan
semtin, sur duvarları dışında kalan
kesimleri Ayvansaray Caddesi, Dubek
Caddesi ve Demirhisar Caddesi çevresinde gelişmiştir. Günümüzde çok azı
kalabilmiş sur duvarlarının ardında ise
üç ana bölge yer almaktadır. Bunlar:
Ayvansaray’ın üst kısmındaki tepenin
etekleri, tepenin üst kesimleri ve Tekfur Sarayı-Eğrikapı yakınlarındaki bölgelerdir.
Balat’ın tarihi, özellikle Musevi mahallesi olarak Bizanslılara kadar dayanmaktadır. Osmanlılar döneminde de
Yahudi yerleşmesi olan Balat; mimari
yapısı, içinde bulunan kilise ve sinagogları, esnafı, hamamı ve çarşısıyla sosyoekonomik ve kültürel açıdan İstanbul’un
yaşayan semtlerinin başında gelmiştir.
Museviler için Balat bölgesinin her zaman tarihi bir önemi olmuştur. Bunun
nedeni, yüzyıllardan beri İstanbul’a
göç eden veya sürgün olan bütün Musevilerin buraya yerleşerek kendi aralarında kaynaşmalarıdır. Böylece her
yüzyılda olduğu gibi fetihten sonra da
Makedonya’dan ve İspanya’dan göç eden
Museviler bu semte yerleşmişlerdir. Fatih vakfiyesine göre Balat’a ilk yerleştirilenler, Makedonya-Kastorio’dan getirilen 100 kadar fakir Musevi ailesidir.
Aileler geldikleri semtin adını taşıyan
Kastorya Sinagogu’nu inşa edip çevresine yerleşmişlerdir. İstanbul bundan
sonra Museviler için bir yerleşme yeri
olmaya devam etmiştir.
Böylece 17. yüzyıldan itibaren, daha önceleri Bizans Musevisi Romaniyotların
ağırlıkta oldukları Balat’ta, diğer Musevi
grupların da katılmasıyla etkin bir cemaat oluşmuş ve zaman içinde cemaatler birbirine karışmıştır. Balat, Fatih
devri sonrası kayıtlarda mescitsiz bir
mahalle olarak bilinir. 16. yüzyılda mahalle adı semt ismine dönüşüp Karabaş
ve Molla Aşki Mahalleleri’ni de içine almıştır. Zamanla bu Ʌ