Tüzel Kişiler
adına değil, kendi adlarına hüküm ve sonuç doğurur.
Dolayısı ile ortaya çıkan haklar ve borçlar yöneticilerin üzerine doğar, mahkemeler önünde
davacı ve davalı olarak yönetici olan gerçek kişiler çıkar. Bu ise yönetici kavramı ile devlet
kavramı arasında bir özdeşleşmeye yol açar. Böyle bir sistemde yöneticinin kendisi devlet olur,
Bunun demokrasi ve hukuk devleti bakımından da ayrıca taşıdığı sayısız sakıncaları bulunur.
Ve böylesi bir durum ayrıca iktidarın kişiselleşmesine de yol açar.
Keza devlete, onu yönetenlerden ayrı bir tüzel kişilik tanınmaz ise, yöneticiler devlet adına
işlem yapmaktan kaçınabilirler(423).
Zira devlet adına yaptıkları bu işlemlerden ortaya çıkabilecek sorumluluk devletin
üzerinde değil, kendi üzerinde doğacak ve bunlardan dolayı dava açılacaksa, dava devlete
karşı değil, yöneticiye karşı açılacaktır.
Diğer yandan devlet adına yöneticiler değişir, ama devletin değişmemesi, devlet adına
yapılan işlemlerin baki kalması gerekir. İşte devletin devamlılığı ilkesinin sağlanması için de
devlete tüzel kişilik tanınması gerekmektedir.
Tüm bu nedenlerden dolayı devlete, yöneticilerin gerçek kişiliklerinin dışında ayrı bir kişilik
yani bir tüzel kişilik tanımak gerekmiştir. Kara Avrupa’sı hukuk düzenleri tarafından devlet, bir
tüzel kişi olarak kabul edilmiştir. Tüzel kişiliği sıfatı sayesinde devlet hukuki işlemler yapabilir.
Hak ve borç altına girebilir.Mahkemeler önünde davacı ve davalı olabilir.Yani devlete bu tüzel
kişilik tanınmasının nedeni, devletin iş görebilmesini, çeşitli faaliyetlerde bulunabilmesini
veya malvarlığına sahip olabilmesini sağlamaktır.
Pozitif hukuk sistemimizde de devlet bir tüzel kişi olarak kabul edilmektedir. Anayasamızın
çeşitli maddelerinde devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinden bahsedildiğine göre, Anayasamızın
devleti bir kamu tüzel kişisi olarak kabul ettiğini söyleyebiliriz.
Devlet tüzel kişiliği genel olarak tektir. Bu hususa devlet tüzel kişiliğinin tekliği adı da
verilmektedir. Merkezi idare denilen genel idare, içinde başkent teşkilatını ve taşra teşkilatını
bir bütün olarak barındıran tek bir tüzel kişilik arz eder(424).
Pozitif hukuka uygun olarak eşya hukuku ve tapu sicili anlamında da; Devlet en büyük
kamu tüzel kişisidir. Tapu kayıtlarına “Türkiye Cumhuriyeti” veya “Devlet” şeklinde yazılmayıp,
genellikle “Hazine” veya “Maliye Hazinesi” şeklinde yazılmaktadır. Devlet’in başka bir ülkede
taşınmaz mal veya hak, edinmesi durumunda “Türkiye Cumhuriyeti” yazılacağı tabiidir.
Devletin gerçek kişilerden farklı olarak, tek bir tüzel kişilik şeklinde mal edinmesine yönelik
çeşitli kanunlarda ve mevzuatlarda düzenlemeler bulunmaktadır;
(423)
GÖZLER, a.g.e. s. 85,86
(424)
GÖZLER, a.g.e. s. 88-89.
481