57
2001’e doğru gidilirken, ülke ekonomisine yamalarının finansmanı, dış kaynak ve sermaye hareketbancı yatırımcıların ve diğer ülkelerin güveni epey
leri ile sağlanmıştı. Ta ki 1994 yılına kadar…
azalmıştı. Dolayısıyla döviz sıkıntısı kendisini hissetİç borçlanma faizlerinin alıp başını gitmesi, tiriyordu. Cari açık artmaktaydı. Yabancı finans aktörazalan yatırımlar, kamunun artan borç yükü hükümeti lerinin bu sürecin sonunda vadesi gelmemiş kredilerini
kara kara düşündürmekteydi. Hükümet, artan iç borç- ülkeden çekmeleri ile birlikte, gecelik faiz uçtu.
lanmanın maliyetini düşürmek amacıyla bazı adımlar
Şubat 2001 Krizi, ülkemizdeki siyasi gerilim
atmak niyetindeydi. Ancak bu niyet doğrultusunda,
devlet tarafından çıkarılmış borçlanma senedi, tahvil atmosferinin ve politik krizlerin son damlayı taşırması
ve benzeri menkul kıymetlerden elde edilecek gelirleri neticesinde koptu. Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı
fazladan vergilendirme yahut faiz hadlerini düşürme esnasında yaşanan tartışmalar ve siyasi tarihimizin ligibi yöntemlere başvurulacağının anlaşılması; spekü- teratürüne “Anayasa Fırlatma” kavramını sokan olaylatörler başta olmak üzere tüm borsa oyuncularını kor- lar silsilesinin sonunda, Türkiye tarihinin gördüğü en
kutmuştu. Bunun doğal bir sonucu olarak sermaye ciddi finansal kriz yaşandı.
kaçışı başladı. Faiz hadlerindeki yüksekliğin cazibeAslına bakılırsa dönemin başbakanı ve cumsine kapılarak ülkemize akan yabancı sermaye, bu
hurbaşkanı arasında yaşananlar işin magazinel ve günhamleleri pek sıcak karşılamamış ve derhal ülkeyi terk
etmişti. 89 sonrasında gelen serbestleşme ile ülkeye delik siyaseti ilgilendiren kısmını oluşturmaktan
ibaretti. Zira krizin altında 80’lerden, 90’lardan beridir
giren tüm sermaye ters tarafa akıyordu.
süregelen ve yukarıda bahsettiğim neoliberal uygulaSermaye çıkışının bu kadar hızlı ve refleksle- malardan bazılarının etkisi yatıyordu. Bu sürecin sorinin bu kadar kuvvetli olabilmesinde; ülkemize giren nunda, tıpkı 94 krizinde olduğu gibi ancak çok daha
yabancı sermayenin çoğunlukla doğrudan yatırım büyük çaplı bir sermaye çıkışı yaşanmış ve döviz kuru
(FDI) formunda değil, kur ve arbitraj getirisi arayan, yükselmiş, para piyasalarında gecelik faiz oranları ise
spekülatif, “sıcak para” olarak tabir ettiğimiz formda yüzlerce kat artmıştır.
olması da etkili olmuştur. Bunun yanı sıra, söz konusu
Bu sürecin sonunda, IMF’nin görüşleri doğrulsermaye çıkışının içeride kullanılan Türk Lirası’nı dötusunda Merkez Bankası enflasyon hedeflemesi progvize dönüştürerek gerçekleşiyor olması da, ülkenin
ramına ve dövizde dalgalı kura geçti. Kemal Derviş
döviz rezervini ciddi anlamda eritmişti.
ekonominin başına getirildi. Geniş halk kitlelerinin
2001 Krizi de benzer bir ani sermaye çıkışı ta- acilen çözülmesi gereken sıkıntıları vardı, özellikle esrafından tetiklenmiş ve yeniden IMF’in “önerdiği” nafın ve ücretli kesimin hali pek iç açıcı değildi. Döprogramlara mahkûm olmamıza neden olmuştu. 1998 vizle yüklü miktarlarda borçlanan aktörlerin pek çoğu
Asya Krizi, kısa bir süre içerisinde diğer ülkelere ya- iflasın eşiğine gelmişti. Bir şeyler yapılması gerekiyıldı. Söz konusu krizin aynı yılın Ağustos ayında yordu.
Rusya’ya da sıçraması ile birlikte, dünya ekonomisinDurumu kurtarma amacıyla bir dizi yeni düdeki daralma hızla arttı. 80’den bu yana küresel sermaye ve dünya ekonomilerine entegre olma adımlarını zenleme yapılması öngörüldü. Bu çözüm çalışmaları
hızla atan bir Türkiye’nin de, bu krizden etkilenmesi büyük ölçüde IMF’nin telkin yahut talimatları doğrulkaçınılmaz oluyordu. Ülkeden çok ciddi bir sıcak para tusunda yapılıyordu. İlk olarak bankacılık ve finans
çıkışı yaşanıyor, 1999’un Ağustos ayında meydana sektöründe, eskiden olduğu gibi yine denetimsizlik
gelen deprem felaketi ise, yaşattığı sosyal acı ve trav- kaynaklı sıkıntıların doğmamasına yönelik önlemlerin
maların yanı sıra, ülke ekonomisine milyar dolarlarla alınması amaçlandı. Bu vesileyle enflasyonun da düifade edilen darbeler vuruyordu. Bunu izleyen süreçte şeceği öngörülüyor, iktisadi büyümenin yeniden raortaya çıkan banka hort յ