Dosya Dışı
56
NEOLİBERAL DÖNÜŞÜM VE YAPISAL
UYUM PROGRAMININ İKİ MEYVESİ:
IMF BORCUMUZ VE IMF BORCUMUZU
BİTİRME BAŞARIMIZ
Alper Candan
24 Ocak Kararları; hiç şüphesiz Türkiye Ekonomisi için bir dönüşümü, bir kırılma noktasını temsil
eden kararlardı. Gerek akademik, gerek bürokratik,
gerekse siyasi çevrelerce getirisi-götürüsü çokça tartışılan bu iktisat politikası programı; finansal sistemde
serbestleşmeyi ve bu serbestliğin sunacağı yenilikleri
pratiğe dökebilecek uygulamaları başarıyla yerine getirebilecek derinlikteki finansal kurumların varlığını
da öngörüyordu. Söz konusu dönemde, kapitalist
dünya ile iktisadi ve finansal açıdan entegre olmamızı
sağlayacak yeterlilikte finansal kurumlardan yoksun
olmamız nedeniyle bankacılık teşvik edilecek; bunun
üzerine mantar gibi türeyen bankerler ve küçük ölçekli
bankalar sisteminin ilerleyen yıllarda tümüyle çökmesi, ciddi bir finansal kargaşaya neden olacaktı. Kriz
patlak verdiğinde yaşanan mağduriyetler ve absürd
olaylar, ilerleyen yıllarda “Banker Bilo” gibi filmler
aracılığıyla kültür-sanat alanına dahi, trajikomik bir
üslupla yansıtılacaktı.
ikonlarından biri haline geldiği yıllara giden sürecin
yapı taşları, bu dönemde döşenmiştir. Bununla beraber, 80’lerin ortalarından, 90’ların ilk yıllarına kadar
popülist nitelikteki kamu harcamalarının da arttığını
belirtmekte yarar var. Vergi iadeleri, gecekondulara
tapu dağıtımı, imar affı gibi; çoğunlukla politik rant/oy
kaygısı ile hayata geçirilen popülist uygulamalar,
kamu gelirlerini pek de olumlu etkilememişti. Finansmanının bir kısmı iç borçlanma yoluyla sağlanan bu
kamu harcamaları, 94 Krizi’nin tamamen “kamu kesiminin etkinsizliği” tezi üzerinden açıklanmasına, kısacası kamu kesimine fatura edilmesine neden
olacaktı.
Bir yandan artan popülist uygulamalar ve iç
borçlanma, diğer taraftan sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesiyle birlikte yaşanan sermaye girişleri;
“dış kaynaklarla beslenen iç borç” kavramını doğurmuştu. Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) son derece yüksek faiz getirisi oranlarıyla piyasaya
sürülüyor, bu durum yatırımcıyı reel sektörden ziyade