31
a) Devlet başkanlığına sembolik yetkiler sunulması: Avusturya, İrlanda ve İzlanda bu grupta yer
almaktadır. Her üç ülkenin de anayasaları, yarı-başkanlık niteliğine sahip olduğu halde, siyasi uygulamaları parlamentarizme benzemektedir. Devlet başkanı,
başbakanın kendisine sunduğu tüm kararları onaylar.
Sahip oldukları tek gerçek ayrıcalık, başbakanı seçmektir.
b) Devlet başkanlığı ile hükümetin dengede
olması: Duverger’e göre yarı-başkanlık anayasaları
hükümet ikiliği yaratırlar. Bu ikiliklerin en çok olduğu
ülkeler, devlet başkanları ile başbakanların nispeten
eşit yetkilere sahip olduğu Finlandiya, Portekiz ve
Weimar Cumhuriyeti gibi ülkelerdir.
c) Devlet başkanlığına geniş yetkiler sunulması: Bu grupta yer alan yegâne örnek, Fransa’nın 5.
Cumhuriyeti’dir. Devlet başkanlarının geniş yetkilere
sahip olması, anayasadan olduğu kadar, uygulamadan
da kaynaklanmaktadır.
Devlet başkanlarının, hükümetle uzlaşma şartı
aranmaksızın, Ulusal Meclis’i feshetme(aynı yıl içinde
birden fazla kez olmamak kaydıyla), anayasaya aykırı
gördüğü kanunları Anayasa Konseyi’ne götürme, Anayasa Konseyi’nin üç üyesini ve başkanını atama gibi
çok geniş yetkileri vardır. Fransa’da devlet başkanlarının, anayasadan aldıkları bu yetkilerin yanında, başbakan ve hükümetleri ikinci plana itmek ve onlara ait
olan yetkileri de kullanmak suretiyle, uygulamada
başka geniş yetkileri de vardır.
Linz, başkanlık sistemlerini ‘çift yürütme’
olarak tanımlar. Ona göre, devlet başkanının meclisi
fesih yetkisi, kuvvetler ayrılığı ilkesinden önemli bir
sapmayı ifade eder. Kuvvetlerin kesin olarak ayrıldığı
başkanlık sistemlerinde, devlet başkanının meclisi feshetme yetkisi yoktur. Çift yürütme sistemlerinde cumhurbaşkanlarının meclisi fesih yetkisini kullanmak için
başbakanla uzlaşmaları gerekebilir. Ancak buradaki
uzlaşma ifadesini başbakanın karşı imzası şeklinde değerlendirmemek gerekir. Fransız Anayasası, fesih yetkisini düzenleyen hükümlerinde, başbakanın karşı
imzasından değil, görüşünün alınmasından söz etmektedir. Bu hükme göre, ‘Cumhurbaşkanı, Başbakan ve
iki meclisin başkanları ile istişareden sonra, Milli
Meclis’in feshine karar verebilir.’
Yarı-başkanlık sisteminin karşılaşabileceği en
önemli güçlük, devlet başkanı ile parlamentoya hâkim
olan çoğunluğun farklı siyasi eğilimleri temsil etmeleridir. Bu durumda devlet başkanı meclisi feshedebi-
lir. Ancak bu yetkinin kullanılması da çatışmayı sona
erdirmeyi garanti etmez. Çünkü seçmenlerin aynı
meclis çoğunluğunu desteklemesi halinde, devlet başkanı ya parlamentoya boyun eğecek ya da kendi iradesiyle istifa edecektir.1
İlk bakışta parlamenter sisteme benzer unsurlara ve kurumsal mekanizmalara yer verdiği izlenimini
uyandıran yarı-başkanlık sistemleri, aslında daha
farklı bir yapıya sahiptir. Aralarındaki ortak özellik,
bunların tümünde yürütme gücünün devlet başkanı ile
parlamentonun güvenine tâbi olan başbakan ve kabinesi tarafından kullanılmasıdır. Ne var ki, parlamenter
sistemlerde yürütmenin sorumsuz kanadını teşkil eden
devlet başka